Gün ağarırken erkenden kalkarım. Aceleye getirmem kahvaltıyı,
Belli ki sobaya yeni odun atılmış gürül, gürül. Gece çok soğuktu.
Şahika dans ediyor salonun duvarlarında, alacakaranlıkta
Bedenimi ısıtırken odunun harı, yanağımı okşuyor kıvrak şahika.
Odun kokusuna çökelek peynirli yumurtanın kokusu karışmış
Canım, arkası bana dönük, sobanın üzerinde ki ekmekleri çeviriyor,
Üşenmez kalkar özene, bezene hazırlar kahvaltımı, her sabah..
Giyimime, kuşamıma dikkat etmem gerek,
Öyle ya, kolay mı devlet kapısında iş bulmak,
Maaşı azmış, kiraya bile yetmiyormuş, olsun…
Bu güne gün devlet memuruyum. Görüntü önemli.
On iki taksitle dün Kızılaydan aldım kaşmir paltoyu,
Her taraf çatılar, ağaçlar beyaz bir örtüyle kaplanmış gibi,
Dünkü o kuru ayaz yok şimdi, gece yağan kar yumuşatmış havayı
Ankara’nın kuru ayazı, hep üşütür açıkta kalan yerleri,
Tüm bedenimi sarıyor kaşmir palto, üst düğmesini de ilikledim.
İyi ki almışım bu paltoyu.., ah birde parası takılmasa aklıma.
Paltodan mı, yoksa on santimlik kardan mı? Böyle heybetli yürümem..,
Tekerlerindeki zincirlerin homurtusuyla gelen otobüse biniyoruz sırayla
Her zaman pek olmazdı ama bu sabah oturulacak bir iki boş koltuk var
Arkamdakilere buyurun siz oturun benim ayakta durmam gerek, diyeceğim geliyor,
Oturulduğunda tüm haşmeti kayboluyor, kırışıyor etekleri kaşmir paltonun.
Kayıt Tarihi : 6.8.2008 14:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!