öyle bir bir düşen şu güz yaprakları var ya
baharın sonu ile başını bilir gibi
uzak bir yarından gelmiş gibi
bekleyip bekleyip ermiş gibi
yapraklar niçin süzülür düşerken
niçin üzülür bilemezsin
hep o sakin saatlerde yakamozlardır
hicaz makamında sarı yaprakları sallayan dalgalardır
açıklarda saklı bir fırtına ki
titretir denizdeki fenerleri
hasret sönmeyecek bir yangının dumanı gibi
tüter bir sonbahar yağmuru niyetine
nedendir bilemezsin
bir gariplik çöreklenir sineye
varmak ile yolda olmak arası bir şeydir belki
ağaçtan savrulup duran yaprağın düşüşü
varmak ile bulmak arasında döner durur ömrünce
kah bahara aldanır
kah kışı çağırır
kah yaşamak sancısı
oradan oraya nasıl savrulur bilemezsin
geceler boyu sokakları şarap kokan bir şehirde
yüreğin fırtınaya tutulmuş denizler gibi
kol kola en güzel aşk şarkılarını söylerken
karanlıkta bir yıldırım ışıktan daha hızlı
aydınlıktan daha güçlü değilmiş öğrenirsin
kıvılcımlı bir sancı gibi vururken göğse
bakarsın ya gözünün içine hani
bu nedir böyle der gibi
ateş gibi
adına sen ne dersen de
aşk mıdır sevdamıdır bilemezsin
bir papatyadan bin papatyaya ermek için
suların akışındaki kimsesizliği öğrenmek için
topraktan geldiğini hatırlatır insana
ağaçların ve kuşların fısıltısı
bir ağaca verdiğinde sırtını
gün batımlarında
güneşi kovalayan gündöndü tarlasında
el ele geçersin altından gök kuşağının
gizli bir heyecan kuş olup gelir konar hıfzına
neleri yaşadığını bilemezsin
yaşamak
yolun sonu ile başını bilmekten çok ötedir aslında
yanı başından akar gider
bazen bir ırmağın suyu
bazen bir kuşun tüyü
bazen gündüzün geceye evirilmesi
bazen de ömrünün sonuna gelmiş bir ağacın
düşen son yaprağıdır bilemezsin
uzağı aramak düşü yaldızlıdır
içinde ararken kaçırdıklarını
anladığında ömrün ışığı sönüvermeye yüz tutar
bakmadığın yerdedir hayatın manası
hemen kıyında
hemen bir köşede
dibindedir
nedense bilemezsin
uçuşup duran bir kelebek
yapraktan daldan mahrum bir çiçek
hep yakındır
elinin altında olma duygusu
yakını uzak kılar bazen
uzağı yakın bilemezsin
tıpkı yaprak gibi
ömrün ziyasının sönmeye yüz tuttuğunu fısıldar ağaçlar
kasım rüzgarlarıyla yapraklarını dökerken
alına yazılmıştır hazan rengi
sararıp solmak
yorgun düşmek
oysa daha gökyüzünün sonsuzluğuna kanat vuracaktın
bu koca hiçliğin cevabını bilemezsin
yerinden kalkıp pencereyi açmak istersin sabaha karşı
puslu gözlerle geçip karşısına onlarca kez
geçip-giden bulutları izlersin
artık nadas mevsiminin yaklaştığını
her bitişin ağır mahpusluk
derinden bir iç çekmek olduğunu bilemezsin
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 7.12.2023 00:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!