Fırtına kopacak diyordu içimde bir ses,
kasımda, kasımın son baharında.
Önce kuş geçimi sonra koç katımı,
ardından mevsimsiz sıcaklar.
İşte geliyordu kasım fırtınası azar azar.
Neden insanlar ölürdü hep kasımda?
Ve neden doğardı hüzün çocukları,
yapraklar sarardığında, kasımın son baharında.
Doğayı kızartan güz, özlem duyulan bahar,
açın pencereleri sonuna kadar,
kasımda fırtına var.
Şimdi başlar rüzgârlar, yere düşer yapraklar,
hüzün dolu sonbahar, doğa aşka davetkâr.
Yaşanacaktı belki en üst perdeden aşklar
ve belki bitecekti ağlayan gözde yaşlar.
Kaçınmaya gerek yok, fırtına şimdi başlar
ki kasım fırtınası benzemez başkasına,
insanı fena “Aşklar”.
Daha mı güzeldi kasımda kadınlar?
Daha mı yoğundu yaşanan anlar?
Bu mevsimde bir iş var,
bahar değil sonbahar, biraz değil tam karar.
Kuşlar yuvadan uçar, toprak bedenler arar.
Hasattan geri kalan, sapsarı başaklar,
doğacaklar, doğuracaklar,
aşkın hamurunu yoğuracaklar.
Ve bitmişti artık sarı sıcaklar.
Aydınlıklar, karanlıklar.
Karanlıkta kalan ruhlar.
Unutulmazdı asla kasımda başlayan aşklar.
Unutulmazdı asla kasımda dökülen yaşlar.
Ve beklemezdi karakışlar.
Koç katımı, güz karası,
geliyor işte;
kasım fırtınası.
Kayıt Tarihi : 20.11.2022 04:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!