saatin tik-takları ve rona/kimsesiz evler
çocukluğuma ıslak bir vapur bindi/ve en uzağa giden trenler
dönülmez akşamın ufkundan bile dönüldü
ah rona! kimsesiz evler/kimsesiz evler
ben o gece paris’e gitmemiştim
sana yalan söylemiştim/gauloise içtiğime bakma
ya da sonbahar koktuğuna ceketimin
seni terk etmiştim rona/seni terk etmiştim
uzun bir tramvay soluğu dolmuştu ciğerlerime
ben o gece paris’e gitmemiştim
eski bir bavyera lehçesiyle konuşan karl valentin’i izlemiştim
yıl 1935 gözlerimde yalnız bir alman türküsü
çıkardı şapkasını karl valentin bir akşamüstü
saatler kimsesizdi rona senin gibi
ceketimde kırışmış bir sonbahar ütüsü
balıkçılar ağlarını atıyorlar denize
sen sığ bir deniz gibi durulmuşsun
(adriyatikte bir gün batıyor/görmüyoruz)
öylece duruyorsun/kıpırtısız
banklar boşalıyor ve kimsecikler
birden kız kulesi kadar yalnızsın
istanbul’da mısın rona/duyuyor musun üsküdar vapurunu?
kokun yayılıyor geceye ve ıhlamur ağaçları
evet rona/sen bir ıhlamur ağacısın
öylece duruyorsun sessiz ve rüzgârsız
içindeki asfaltlardan çocukluğun geçiyor
ben geçmiyorum
Kayıt Tarihi : 8.5.2014 12:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!