Dumanlar arasında dağa doğru tırmanıp yükselen
Aralığın ayaz mevsimine kıl çadırlarını bozmuş gelmiş yörüklükten efsane
Öz geçmişiyle nufus kağıdı kadar özdeşmiş iki keçisini zeytinlikler kıyısında yayar otlatırken
Parçalanmış bulutlar aralanıyor dağın zirve doruğunda, güneş damlayıp sızıyor
Bulanık ılıklardan süzülmüş öğle sonrasına nemli bir kedi çığlığı sıyrılıp
Kaktüslü yola portakal kasalarının ardından
Çenileyip ürüşen köpeklerle pazar yerinin boş arazisinde kaçıp kovalaşmanın nabzını tutuyorlar
Kopardığı fırtınalarda düğmeleri kopmuş mavi bir mintanın üstüne giydiği deniz
Döşenmiş bütün taşlarını yerinden söken tören geçidi gibi aralığın
Şansına küs ratanlılara denk gelmiş olsacak ki üzgün süzgün sandallarda ne kız sefası ne de deniz feneri
Oltasına takılan talihsizliğin ip uçlarını çekiyor sündürdükçe akşama doğru kararıp giden gün
Göz gözü görmeyen uzak bir yerlere kış kar yağıyor martıların çığırdığından belli ki…
Çatıdaki karganın cevizlere bakan tarafından sonra eski bir yağmur damlası yuvarlanıp düşerek beton zemine çakılıyor
Patosun tarlasız topraksız harman kaldırdığı yitik adreslerden uçup giden kuşların sonuncu katarları göçerken
Eczanelerdeki ölüye diriye
Dükkanların kapanma saati çalıncaya kadar akşama varacak günün dağda gezip denizde soluklanan seyri
Vaktine ulaştığı ayaz ayında dünya kentinin sağ kalanlarını perem perem dağıldığı yerden toplanarak
Kendine ulaşıp yetişiyor kartpostaldaki
Karlı kışlı nostalji
Aralık/24
Kayıt Tarihi : 6.12.2024 15:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!