Gecenin ilerlemiş saatlerinde;
Bir kitap ayracı, gizlice girdiği sahaf dükkânının tozlu rafları arasında saatler boyu dolaştı, havada taklalar attı, yerlerde süründü ve sonunda yorulduğunu hissedince de bir kitabın üstüne uzandı ve derin bir soluk aldı. Dükkânın kendine özgü eski kitap ve kâğıt hamuru kokusu üstüne sinmiş, ciğerlerini doldurmuştu.
Aynı saatlerde;
Bir dolmakalem gizlice girdiği “en güzel el yazısı örnekleri” nin sergilendiği galeride, içinden mürekkebi boşalmış boş haznesiyle, el yazısı örneklerindeki harflerin kıvrımları üzerinde sessizce iz sürüyor ve her birinin ayrı estetiğini mürekkep yerine boş haznesine dolduruyordu.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim