Firavun., yapımı bitmek üzere olan ve tarihin kendisi için hazırlamış olduğu piramidin giriş kapısı önünde durur… Piramidin derinlerinden gelip içine dolan o boğucu havayı soluyarak., iç sıkıntısı ile beklerken birden akıl hocalarından biri tarafından aklına ‘karşı piramidin mevtası’ sokulur…
Firavunun feri kaçmakta olan gözlerinde birden sanki bir havai fişek gösterisi başlar…
Öyle ya., yalnız kendisi için bile olsa “ölünceye kadar ölümsüzlük” sayılabilecek çözüm belki ‘karşı piramidin mevtasında’ saklıdır… Neden olmasın…
Firavun., dışarıya karşı içine sevinçten horon oynatan bütün heyecanını saklayarak en umursamaz tavrıyla el altı ulaklarıyla karşı piramidin mevtasının kulağına kar suyunu kaçırır …
. ,
Kulağına kar suyu kaçırılan karşı piramidin mevtası birden üzerindeki geçmişine dair kendisine sunulan çiçek desenli minnet sargılarından bir çırpınışta kurtulur ve ışıldayan gözlerle yerinden doğrulmaya çalışır…
. . ,
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum