İri yarı,çam yarması gibi biriydi Abdullah Dayı,
Kavalını çalarken hep burnundan alırdı havayı.
Düğünlerde bazen kaval,bazen keman çalardı,
Bazen de parmaklarını ıslatıp bıyığını burardı…
Törenlerde,halk oyunlarında hep o vardı,
Bazen kavalı bırakır,davul bile çalardı.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan