Tayfalar dizildi güverteye, bir yazgı gibi yan yana,
Yelkenler fora; rüzgâr, gövdeye eski bir sızıyla dokundu.
Dalgalar denizin isyanını haykırırken boşluğa,
Tek göz, dürbünle deldi ufku; zaman sustu, korsan baktı.
Hazineler fısıldadı meçhul bir adanın mühürlü bağrından,
Fırtına, haşmetiyle dövdü yorgun mürettebatı.
Güverte denizle birleşti, tuzlu bir hüsran oldu,
Yelkenli bata çıka ilerledi maviliğin alnında.
Şimşekler saplandı suya; gece kanadı bir anlığına,
Öfke indi göğün damarlarından, delice ve çıplak.
Hedefe varmak için çekilen bunca uzun çile,
Bir yıldıza dönüştü; yol gösterdi dipsiz boşlukta.
Ada belirdi nihayet; artık bir hayal değildi,
Bir ihtimal, bir yemin, son bir görkemdi ufukta.
Umutlar parladı gözlerde, elmas keskinliğinde,
Kalpler hızlandı; kader, dümeni elleriyle kenetledi.
Ve tekne, çarptı kayaların amansız hükmüne,
Tahta inledi, demir sustu, zaman diz çöktü.
Çığlıklar rüzgâra karıştı, isimler suya düştü,
Gökyüzü kapandı; deniz mührünü vurdu yarınlara.
Mürettebat savruldu enginliğin o dipsiz mahzenine,
Her nefes bir veda, her dalga bir son duaydı.
Altınlar değil, umut battı en önce;
Sandıklar değil, insanın direnci çözüldü.
Ve korsan…
Tek gözüyle sonsuzluğu tarttı son bir kez.
Ne zafer kaldı geriye ne pişmanlık,
Ne vaat edilen ada ne de dönüş ihtimali.
O an deniz konuştu;
Dalgalar yuttu bütün hikâyeleri.
Bir gemi değil, bir devir çöktü suların dibine;
Geriye ne bir iz kaldı ne de tek bir kelime,
Sadece sonsuzluğa bakan, kapanmamış o tek göz.
Kayıt Tarihi : 1.1.2026 00:02:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!