uyuyor sakin sular belki sadece dalgın
ben ona bağlanıyorum, gecenin kopardığı halata
ince bir şafak düşüyor
ne güneş turunç bugün, ne her şey senin yüzün
bütün kuşlar hırpani bütün ağaçlar evsiz
hiçbir rüzgarı tanımıyorum adıyla
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Baştan aşağı hüzün, baştan aşağı şaşkınlık, baştan aşağı bilgelik aynı dizelerde buluşabilir mi? İşte bunu hissettim şiiri okuduğumda.
“Ah karayel” dedim ben de sesli sesli. Sen misin bunlara sebep, yoksa sadece biçim misin birikmişliklere?
“Herkes kendi gerçeğini yaşar “ diyordu sayın Aras “Üç Ruh” isimli denemesinin sonunda. Herkes kendi şaşkınlığını ve aynı zamanda kendi bilgeliğini de bu durumda diye düşünüyorum. Tüm rüzgarların adının, tadının karıştığı kavşakta “Kareyel”i tanımlamaya çalışırken o.
“Ne çabuk külleniyor, aşklar ne erken bir ikindi” dizesinin bendeki etkisi; sanırım onun şaşkınlığının altını çizen bölüm, benim için. Yaşam ve ölüm birbirinin içiçeliğinde sarmalanmışken peki sevdalar, neden bu kadar tükeniyor diye doğrusu şaşmamak da elde değil. Şaşmak gerek öte yandan.
Gecenin kopardığı halatla çözülmüştü düşünceler şiiirin başlangıcında. Geceler , o her şeyin en iyi analiz edildiği geceler. Her şeyin birbirine önce arap saçı gibi karışıp, sonra ilmek ilmek ayıklanmayı da bildiği zaman aralıklarında başlıyor her şey. Herkes kendi gerçeğine gecelerde ulaşıyor en çok. Şiirde ise bu gecenin içine sızan şafakla tanımlanmış. O her şeyin belirginleşmeye başladığı, silüetlerin ne olduğunun daha iyi göründüğü şafak çizgisinde gecenin karanlığından sıyrılrken.
Bir yaprağa, bir şiire sığmaz oluyor iki sevgili. Hangimizde geçiş önceliği, hangimiz kalacak geriye (ya da diğer deyişle ) diye yalvarmalar o yüzden. Ne gitmek ne kalmak istemek tek başına için için. Ama tüm bunların doğallığını bilen bir yerden bilgelik işte. Demeyin olur mu hiç diye, şaşkınlık ve bilgelik aynı potada. İşte böyle hayat. Her şey iç içe. Bilmediklerimizden çıkıyor bildiklerimizin yanıtı. Ve bildiklerimizde saklı henüz bilmediklerimizin anahtarı.
Karaya vurunca koca kent o yüzden enkazdan iki sevgili çıkıyor yalnız. Birinin gidişi, birinin de kalışı öbür yüzde daha belirgin olsun diye kim bilir.
Dip not: Şiirde kelimeler birebir kendi anlamlarıyla girmezler sahneye. Ama yine de karaya vuran sonbaharda enkaz yerine başka bir yerden çıkılmasını aradı gözlerim.
Sevgilerimle
Aynur Özbek Uluç
Şiirle ilgili iki kelimeye odaklanmak istiyorum.Birisi şiirde kelime olarak geçmiyor ama şiirin bütününe yayılmış diğeri şiirde sık tekrarlanan bir kelime.
kaçış çizgisi ve karayel...
Şiir bir kaçış çizgisi.Sonbahardan kışa doğru bir kaçış çizgisi.Karayele doğru ve karayel ile birlikte bir kaçış çizgisi.
Karayel:Kuzeybatıdan esen, genellikle soğuk, bazen fırtına niteliğinde yel, keşişleme karşıtı.
Mısra içinde kullanılışı.
Karayel bir kıvılcım simsiyah oldu ocak. NFK
Claire parnet ise kaçış çizgisi ile ilgili şunları söylüyor diyaloglar isimli kitabında.
''Gitmek, kaçıp kurtulmak,bir çizgi demektir.Lawrence'a göre,edebiyatın en üstün nesnesi: gitmek, kaçıp kurtulmak...ufuğu geçmek, başka bir hayata girmek.
İşte Melville Pasifiğin ortasında kendini böyle bulur.
O gerçekten ufuğun çizgisini geçti.Kaçış çizgisi yersizyurtsuzlaşmaktır.
Kaçış, gizemcidir veya sanattır veyahut aşağılık bir şeydir,çünkü bu sorumluluklardan kurtulmaktır,dünyadan çıkmaktır.
Kaçmak eylemlerini terketmek değildir,kaçmaktan daha eylem dolu bir iş olamaz.Hayaliliğin tam tersidir.Bu hem birilerini kaçırmak,hem de bir şeyleri kaçırmaktır,bir haberin gebertilmesi gibi,bir sistemi kaçırmaktır.
George Jackson hapishane hücresinde şöyle yazdı.Buradan kaçma olanağım olabilir ama bütün kaçışım boyunca kendime bir silah arıyorum
Ve dahası Lawrence: eski silahların çürüdüğünü söylüyorum, yenilerini yapın ve doğru ateş edin. demedi mi?
Kaçmak çizgi çizmektir, haritacılık yapmaktır.
ince bir şafak düşüyor
kendinden ince sızılara
hiçbir rüzgarı tanımıyorum adıyla
her yönden esiyorsun
ne çabuk külleniyor aşklar ne erken bir ikindi
ah karayel ah sevgili
şarkımız bağlanıyor son yaprağa
ikisi birden düşecek şimdi
şiir kendi ırmağında yıkanmaya başlayınca herkesin olurmuş,ben bu şiiri aldım..
yüreğine sağlık abla
bin umutla...Temel Kurt
Şiir kurgusuyla, ifadesi ve anlatım tarzıyla defalarca
okunulası güzellikte.Tebrikler
Sevgilerimle,
Keyif alarak okudum. Öncelikle bunu belirtmeliyim. Şairin kumaşı iyi görünüyor; malzeme de öyle...ama tekrarlar, ( ' küçük rastlantılarla geliyor ölüm' gibi ) şiirin büyüsünü bozuyor kanımca.
Bir de 'raslantı' değil, 'rastlantı' olacak...
son yapraklara umutların bağlanmaması dileği ile,yüreğine sağlık...
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta