İki karanlık güvercin gördüm
defne dalları arasında
Biri güneşti,
öteki ay
'Komşucuklarım' dedim onlara
'Mezarım nerde benim? '
Güneş 'kuyruğumda' dedi
En eski yalnızlığımdır aşk benim
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Devamını Oku
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Bizim bildiğimiz kasidelerden farklı bir tür olmalı.
Bu şairlerin şiiri konurken hayat hikayeleride olmalı.
Bizim ulema şairlerimize kıran girdi sııra yabancıları tanıtmakta.
Bence Osmanlı öncesi,Osmanlı dönemi,
Cumhuriyet dönemi şairlerimiz varken, Kenyanın balta girmemiş ormanlarında yetişmiş şairden banane arkadaş.
Merak eden girer internete yazar bulur.
Senin ekonomik krizini Arjantinli,İspanyol,Amerikalımı çözüyür.Bırak şiirine merhem olacak.Uyan arkadaş uyan !!!!.....
BUNLARA TÜRK DEDİNMİ BİR KAŞIK SUDA BOĞARLAR ADAMI.
Osmanlı atamıza nikah kıymış diye,kibarca yazdım.Hangi yabancı tanır senin şairini.Türkiyenin yerini bile bilmezler.
Bende fırsatını bulmuşken reklamımı yapayım köşeden.Fırsat bu fırsat.Bir şiirimi yazayım.Benide yabancılardan bir site yöneticisi okur,köşesine mazhar eder,inşallah.
İSTANBUL GECELERİ.
Hamam'da göbek taşına yatarım,
Dansöz'lerle üç beş göbek atarım,
O da beni kesmez ise,
Taksim'e çıkar gece turu atarım,
Kim tutar aşkım kim tutar,kim tutar seni,
Kim tutar aşkım kim tutar,kim tutar seni,
Güzellerin kulak falına bakarım,
Sakiyi çeker gecelere akarım,
Çiçek'te votka bira yaparım,
Hacıosman klas'da ayar yaparım,
Kim tutar aşkım kim tutar,kim tutar seni,
Kim tutar aşkım kim tutar,kim tutar seni,
Kadıköy sahilin'de tur atarım,
Moda'da rakı balık yaparım,
Sabaha kadar gaza basarım,
Sulukule'de aşk-meşk yaparım,
Kim tutar aşkım kim tutar,kim tutar seni,
Kim tutar aşkım kim tutar,kim tutar seni.
İbrahim Necati GÜNAY.
Saygılarımla.......
Bir şiir hangi dil ile yazıldıysa ruhu da o dile aittir.
Çeviri sadece kelimelere yön verir,manayı yerinde bırakır.
ÖR;Türkçeyi çok güzel konuşan,yabancı arkadaşlarım var,ancak şiirin ruhundan hiç mi hiç anlayamıyorlar...
konuşmak yetmez,ya da yazmak,
yaşamak gerek arkadaş yaşamak.
Saygılarımla.
sevgili leopar, savunmaktan çok birlikte öğrendiğimizi sanıyordum..
Bir arkadaş soru sormuş..
yanıtını bilmiyordum
yarım saat araştırdım
ve bulduğum sonuçları paylaştım
bir insanın ilgili olduğu bir konuda konuşması çok mu tuhaf...
umarım sorunuza cevap teşkil etmiştir.
saygılarımla
arkadaşlar biraz uğraştım ve ispanyolca aslına da ulaştım şiirin..
üstelik bu şiir şairin Diván del Tamarit isimli kitabında yer alıyor..
yani bu demektir ki ispanya da hala endülüs döneminden kaside gibi divan gibi kelimeler yaşıyor..bu kitaptaki onikinci kaside bizim bugün asılı olan şiirimiz
şairin diğer şiirlerinin de bu divanda kaside kelimesi ile başladığını belirrtmeliyim
IX CASIDA DE LAS PALOMAS OSCURAS
A Claudio Guillén
Niño en Sevilla
Por las ramas del laurel
van dos palomas oscuras.
La una era el sol,
la otra la luna.
'Vecinitas', les dije,
'¿dónde está mi sepultura?'
'En mi cola', dijo el sol.
'En mi garganta', dijo la luna.
Y yo que estaba caminando
con la tierra por la cintura
vi dos águilas de nieve
y una muchacha desnuda.
La una era la otra
y la muchacha era ninguna.
'Aguilitas', les dije,
'¿dónde está mi sepultura?'
'En mi cola', dijo el sol.
'En mi garganta', dijo la luna.
Por las ramas del laurel
vi dos palomas desnudas.
La una era la otra
y las dos eran ninguna.
seçiciler buraya seçtikleri 'seçkin' şiirleri neden nöbetleşe her gün savunmak zorunda kalıyorlar???
çeviri konusunda bir arkadaşın lorca kaside mi demiş sorusu üzerine ben de merak ettim...
şiirin ingilizceye çevirisinde de casida yazıyor
Casida of the Dark Doves
On the branches of a laurel tree
I saw two dark doves.
One was the sun.
the other the moon.
'Little neighbors,' I said to them:
'Where is my grave?'
'In my tail,' said the sun.
'In my throat,' said the moon.
And I who was walking
with the earth around my waist
saw two snow-white eagles
and a naked girl.
One was the other
and the girl was neither.
'Little eagles,' I said to them:
'Where is my grave?'
'In my tail,' said the sun.
'In my throat,' said the moon.
On the branches of a laurel tree
I saw two naked doves.
One was the other
Her bulduğum deniz kabuğunu boynuma kolye diye takarsam Şeyh Sadi'yi incitmiş olurum. Her yazan şair, her yazılan şiir olmuyor bazan. Saygılarımla
Bu şiirin çevrilmemiş hâlini gören ey aklıevveller...! Şiirin başlığında KASİDE diye yazıyor , gâvur ne bilmiş doğuya mahsus kasideyi...Bizdeki bâzı batı özentililerin SONE vs yazışları gibi o da KASİDE yazmaya mı özenmiş...Öyle ise kurallarına da uymuş mu...? Yoksa bu başlık da şiirin içeriği gibi atmasyon ve anlaşılmaz mıdır...?Yazarlarımızdan birinin dediği gibi :
''Karartmasın enseyi avam''
HER DURUMDA ŞAKŞAĞA DEVAM ...
şiire siyasi gözlükle bakmak...
tuhaf geliyor bana..
bir ingiliz delikanlısı mesela bir rus kızının güzel olabileceğini kabul etmemesi gibi bir şey bu..
düşmanın da estetiği olur dostlar..
Sanat estetiğe dairdir..ölçüsü, güzel ve çirkindir
ahlakın ölçüsü ise iyi ve kötüdür
siyaset veya ideoloji fikri bir olgudur.Dolayısıyla mantıksal alana dair bir seçimdir..ölçüsü doğru ve yanlıştır
Bunlar birbirine geçişken midir..elbette ..ama insan zihninin yukarıda yapılan soyutlamayı da başarması mümkündür
araplar savaşmadan önce karşılıklı olarak şairlerini çıkarırlardı..
Onlar karşılıklı şiirler söylerlerdi..
Bu islam döneminde de olmuştur
yani demem odur ki,
Rakibin de yakışıklısı , güzel ahlaklısı hatta çoluk çocuğumuzu emanet edecek kadar dürüstü vardır..
eminim ki hayatınızda böyle şeylere rastlamışsınızdır veya rastlayacaksınız..
Şiir için birlik kavline girelim kardaşlar..daha dün veyselin söylediği gibi
şiir bir zevk işidir..zevkler ve renklerin yani sanatın aslında pek niçini olmaz..
sevmeye dayalıdır..hoşlanmaya dayalıdır..
şiir eleştirisi elbette akla dayanır..
şiir bir bilim değildir ama eleştirinin dayandığı bilimsel korelasyonlar olmak zorundadır
bu yüzden şiiri anlamak demiyorum ama şiire yaklaşmak bir poetika işidir
poetikalar, bilimsel manifestolar gibi değildir..
temel dayanakları yine şairlerin beğeni ilk kabullerine bağlıdır
Çok mu konuştum ne...
arif olan aslında sözü kısa tutarmış
ariflik kim, biz kim
okuma zahmetinde bulunan herkese teşekkürler..
80 li yıllarda mavera isimli edebiyat dergisinde şair ismet özelin bu şiire ilişkin bir yorumunu biraz özetleyerek sunuyorum..özetlemek belki doğru değildi ama yazmak zor geldi arkadaşlar
Yorum şöyle...
Bu şiirin hayran olunacak geometrisi mantık dışı bir biçimde gerçekleştirilmiştir.Şimdi bir oyun oynayıp şiirde adı geçen nesneleri birer simge ile gösterelim
G1 ve G2, Güneş:G
Ay: A
Kardan iki kartal:K1 ve K2
Kız:K
Bu durumda
G1 ve G2= G
A1,K1= K2=K1,K2 =G
A1, K= değil K1, K = değil K2, G1
ilanihaye(sonsuza değin, sinyali notu)sürer gider bu gündelik mantığa kimi kez uygunluk ve kimi kez aykırılık.Aslında bu oyunu şiirin anlamına yaklaşmak için oynamış değiliz.
Şiirin matematiksel şifre veya yapısını ortaya çıkarmak niyetinde de değiliz.
Ama yine de faydadan ari değil bu yapılan
Şiirde her şeyin sadece şiirin doğrusu içinde olduğunu gösterebilmek için böyle basit bir oyuna başvurmak zorunda kaldık
Şiirin özgün mantığını işaret etmekle biz,şiirdeki rüya etkisini öne çıkarmak, bir sayıklamada, sayıklayan ile sayıklamayı işiten arasında üst düzeyde bir birlik sağlamanın mümkün olduğunu göstermek istedik
Buna göre;
1- Şiirin bir bilgi kaynağı olduğu ama bütün bilgilerden, hem tür, hem biçim bakımından farklı olduğu,
2-Şiirin özgün bir dil olduğu ama bütün dillerden özü itibarıyla farklı olduğu,
3-Şiirin özgün bir mantığe dayalı olduğu ama bütün biçimsel mantık esaslarını aştığı
Söylenebilir
Bu şu demektir. Bir şiiri okuyabilmek O'ndan öğrenmeye,onun dilini kullanmaya ve hazırdaki mantığı terketmeye razı olmakla mümkün olur.
Bu şiir ile ilgili 38 tane yorum bulunmakta