İki karanlık güvercin gördüm
defne dalları arasında
Biri güneşti,
öteki ay
'Komşucuklarım' dedim onlara
'Mezarım nerde benim? '
Güneş 'kuyruğumda' dedi
'Boğazımda' dedi ay.
Ve belinin çevresinde
dünyayla yürüyen ben
kardan iki kartal
ve çıplak bir kız gördüm
Herbiri bir ötekiydi onların
ve kız hiçbiriydi
'Kartalcıklar' dedim onlara
'Mezarım nerde benim? '
Güneş 'kuyruğumda' dedi
Boğazımda dedi ay
Defne dalları arasında
iki karanlık güvercin gördüm
Biri ötekiydi onların
ve her ikisi hiçbiriydi
Kayıt Tarihi : 26.10.2008 09:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Federico Garcia Lorca](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/10/26/karanlik-guvercinlerin-kasidesi.jpg)
Behruz bey şiirlerinizin dışında çevirileri nasıl yapıyor yaklaşıyorsunuz – kısaca bilgi alabilir miyiz.
Cevap:
İlk önce eseri okurum, beğenip etkilenirsem sonra çevirebileceğime ve acaba çevirirsem yeni dildeki okur için de bir katkısı olur mu diye düşünürüm.
Sonra şiiri (veya eseri) ana hatlarıyla yazarım – sonra tekrar geri döner düzeltmeler yaparak ses düzeni ahenk ve uyumunu bakarım, ve bazen kelime seçimi, ses, ritim düzeni için nerdeyse 500 defa değişik zamanlarda yüksek sesle bir şiiri okurum. O halde varsa bir hata ve eksiklik tekrar düzeltirim.
Ve son olarak da eser bittikten sonra şairine ki şayet vefat etmişse ruhuna selam yollarım..!
.............
Nasıl ki Nazım ağaç’sa, benim için, Sohrap Sepehri su’ysa, Mehdi Dijur gece’yse , Mevlana Şems’se .. Lorca da benim için ay’dır. Ne zaman ki göğe baksam ve ay görsem ona selam söylerim.
Şiirin ay’ı evrenin göğünde, düşü bile güzel olan ve belki de asla ulaşamayacağımız bir hayalin adı yani insanın ve insanlığın bütün sebep, sonuç ve sınırlardan arınmış evrende birlik ve beraberlik içinde özgür ve insanca yaşabilmesi..
Bütün güzel insanlar orada buluşur umuyorum- inanıyorum, aynen iki gün evvel a’ma bir adamın göremeyen gönüllerimize seslenmesi gibi :
Birlik çok tatlıdır, benzer üzüme
İçip şerbetini duralım kardaş.
(a.v.)
Madam ki gün Lorca’nın günü..inanıyorum ki böyle dünyaya mal olmuş insanları ve şairleri okumakla dilimizin esneklik ve estetik yanlarını derinlikleri ve daha önce çıkmaz sokak sandığımız ve geçebileceğimiz geçit ve sokaklarını keşfedebilme fırsatı ve fikri doğar bizlere, aksi halde şiirimiz düşümüz ve düşüncemiz en çok ufka kadar gider..ki dünya yuvarlak ve ufuk diye bir şey yok – iyi biliriz
O halde lafı uzatmamak için bu şairin en önemli eserlerinden ki bir nevi idamına sebep olmuş aşağıda sunmakla şairi daha iyi tanıma fırsatı bulmuş oluruz ki daha önce de arz ettiğim gibi ‘Celladı Lorca’yı anlatıyor’ çeviri kitabımda takdim edeceğim.
Çeviri sanatının önemi ve değeri ve çevirmenin rolünün nedenli önemli olduğunun küçük bir göstergesi olabilir ki değerli okur şayet merak ederse Türkçe dilinde bugüne kadar çevrilen bu önemli ve değerli şiirin diger çevirilerine de rücu edip karşılaştırabilir. Elbette diger emeklere da saygı duyarak ..daha fazla sözü uzatmadan ki aynası ve işitir kişinin..vs….!
İyi kalınız
Şiire ve köşeye emeği olan tüm değerli dostlara teşekkürler.
Saygılarımla,
Behruz Dijurian
.................................
İspanya’nın Sivil Gard Şarkısı ( Romance De La Guardia Civil Espanola)
Kara atların terkilerinde oturuyorlar
ki nalları da karadır atların
Mürekkebin ve mumun lekeleri
pelerinlerinin uzantısında parlar.
Ve ağlamıyorlarsa eğer sebebi şu:
beyin yerinde kafataslarının kabağında
kurşun vardır çünkü.
Ve parlak deriden bir ruhla
tozlu caddelerden varırlar,
sırtları suratları eğik,
geçtikleri geçitlerde geceliğin
zifiri karanlık sessizliklerini doğururlar
ve akan heyelanın vahşetini.
………………………..
Ve gece inerken
gece, tam gece
Çingeneler kendi örslerinde
ok ve güneş yaparlardı
Kanlı bir at
sersem derelerde dayanıyordu
ve camdan horozlar ötüyordu..
………………..
Ey çingenelerin şehri,
Şimdi Sivil Gard!
yeşil ışıklarını indir!
………….
Şehir korkudan azat
kapılarını çoğaltıyordu
ve kırk Sivil Gard
tarumar için giriyor
Saatler durmuş hareketten
ve rüzgarlıklardan
yaygın bir imdat esiyor
ve şimşirler atların nallarından
alaşağı olmuş yeli
ikiye bölüyorlar.
Yaşlı çingeneler kaçıyor
kurt kuzu ( karanlık aydın) yollardan
uykusuz atlarıyla ve
külden kumbaraları ile.
……………
Çingeneler Bey-ül Lihem’in kapılarına
sığınıyorlar
Kutsal Yusuf, yaftadan ve yaradan örtülmüş
kızın birini gömüyor.
Ağır tüfekler bütün gece
durmadan
kovanlarının yankısındadırlar.
Kutsal Uzra çocuklar için
yıldızların tükürüğünden medet arıyor.
Ve bütün bunlara rağmen
Sivil Gard ilerlemekte,
ve içinde civanın ve üryanın
hayallerini kül edeceği
alevler yakıyor.
Rosa – Camborois’in kızı –
evinin avlusunda şivende
ve önünde
kesilmiş göğüsleri bir tepside.
Ve diger kızlar koşarak-
kaçarak
örülmüş zülüfleri ardından
bir havanın hacminde
ki içinde
barutun kırmızı gülleri patlıyor.
…….
Federico G. LORCA (1928)
Türkçesi : Behruz Dijurian
Boğazımda dedi ay
Defne dalları arasında
iki karanlık güvercin gördüm
Biri ötekiydi onların
ve her ikisi hiçbiriydi
öyledir zaten
güzel
saygılar
TÜM YORUMLAR (38)