Yıl 1919 Mayıs'ın ondokuzu
İşgal altında ülkem dağıtılmış ordusu.
Anadolu perişan şimdi gözler yollarda,
Bandırma vapuruyla Atam azgın sularda.
Karadeniz hırçın kız Karadeniz dalgalı
Bir yürek çırpınıyor vatanına sevdalı.
..
Karadeniz kırgın sana şimdi...
Trabzon Küskün...
Ganita
suskun...
Ve her köşebaşında ayrı bir feryat şimdi
Şehrimin..!
..
Utanıp sıkılmadan
Kandırdılar milleti
Yalanlanmıştı o gün
Çernobilin illeti
Şimdi güller soluyor
Yüreğim kahroluyor
..
YEŞİL/MÂVİ İÇ İÇE
Bir uçtan öbür uca, Karadeniz sâhili
İstersen çık gökten bak, boydan boya som yeşil.
Toprağı çayır/çimen, geçit vermez ağaçlar
Karayı göremezsin, dağlar, taşlar tam yeşil.
..
Gözlerinde mavi var
Deniz de var
Sahil de belki
Kum da var.
O zaman remiline bakayım gel hadi!
“-Aba at şuraya bir tutam mavi! ”
..
Sancaktaki al bayrakta asılı sevda dedikleri
Dalgalanışı çırpınan bir Karadeniz sanki
Hiddeti cenup kadar ateşli
Yıldızı nasıl sarmışsa hilali
kol kanat olmalı yar dedikleri…
sadakati farz bilip şehadeti öyle dilemeli
aldatmaktansa aldanmayı yeğlemeli
..
Garip ülkem
Topunu toplasan bir avuç içi
Yönetirler ülkemi soyasoya
Birisi karadeniz dibi
Birisi de atinanın iti
Bir avuç arsız memleketimde.
..
Bazı günler oluyor
Karadeniz gibi oluyorum
Hırçınlaşıyorum
Sana ulaşmak için dalgalarla yarışıyorum
Bazı günler oluyor
Kızıl Deniz gibi oluyorum
..
Be gemici gemici kullan dümeni
Çıkar bir fırtın (hafız aman) kırar sereni
Ah nasıl aldın be Tuna (aman) bunca ergeni
Yanarım genç yaşıma (hafız aman) kaldım deryade
Senin aşkın (kömür gözlüm aman) benden ziyade
..
Kıyısından Karadeniz geçen bir şehri sevdim ben...
Şehirdeki kadınıysa bambaşka...
Gözlerindeki bakışlar bir devir açabilir tarihte...
Şehir bir gün ansızın yanabilir örneğin...
Ya da bir devri daha, ansızın bitirebilir nefreti...
Mesela öldürebilir sevgisizlikten...
Tarihi bir çırpıda değiştirmek diye buna derim işte...
..
11 nisan 2006 salı...
Yağmurlu bir Karadeniz sabahı...
Uykudan uyanılmış...yağmurun çatıya sinsice dokunuşu titretmişti içini bir süre...
Ardından eski sevgili cama tıklatmıştı narin ve incecik parmaklarını...
İrkilmişti sevda çeken yaralı yüreği...
'sevgili'... akla gelmişti,onunla uyanmıştı...
..
Şu anda hayatta en çok sevdiğim şeyi yapıyorum. Evet, yazı yazıyorum. Yıllar önce elime aldığım kalemi, umut ediyorum ki, yıllar sonra da elimden bırakmayacağım.
Bazen yüzyıllar önce gibi gelen, bazen ise dün gibi hatırladığım anılarımın arasında çocukluğumun en güzel günleri yaşar...
Anneannem, önünde avlusu olan, çitten kapılı, iki katlı şirin bir evde yaşardı. Alt katta anneannem, üst katta ise nenem (anneannemin annesi) otururdu. Kuzenim Selim ile ben fırsat buldukça üst kata çıkardık. Nenemizin turuncu-kahverengi tüyleri olan bir kedisi vardı ve onun her yıl çoğalan yavruları...
Soğuk kış gecelerinde odun sobası yakardık. Üzerine de portakal kabukları koyardık. Odanın içerisine çok hoş, reyhalı bir koku yayılırdı...
..
UYAN BE KARDEŞİM KARADENİZ
Karadeniz sever çayı
içer kan a kan a
Savaş sever karade…nizi
içer kanını kan a kan a
..
Adımız söylenecek adımız söylenecek
Asırlar sonra adımız söylenecek
Karadeniz, Marmara, ege, Akdeniz inleyecek
Akacak dayanacak burçlara
Sahil sahil gezen dalgalar
Ne kadar gördün ki fatihler başbuğlar
..
Nazlı Karadeniz…
Karadeniz, korkulan bir sevdasın,
Asi koyuluğunda, hırçınlık yatar,
Çeken bir güç var yüreğinde,
Alıp götüren sihrin, büyüler ruhu.
..
Çilekeştir çilekeş
Karadeniz insanı,
Dünyaları verseler
Asla satmaz vatanı
…Yoktur başka Türkiye, Türkiye cennet veten
…Ne Müslüman ne de Türk, askere kurşun sıkan
..
Ayakkabılarım 5. hikaye
Bu şehrin kaldırımları artık beni kusuyor, tutunduğum pervazlar buz gibi elimi yakıyordu. Beni koynuna almayan bu şehrin cür'etkârca sunduğu memelerinden bende nasipleniyor dum
Cüzdanımı katlamakta zorlanıyor, ilk defa çantamda keyfi harcayabileceğim kadar param oluyordu. Caddede ağır adımlarla ilerliyor, keşfetmeye çalıştığım şehrin sokaklarında belki de yitirdiklerimi arıyordum. Tepelerde rüzgar bile farklı esiyor, lodos kanatlarında ne keskin kekik kokusu, ne buram buram erguvan kokusu, nede taze tezek kokusu taşıyordu… Tezek kokusunu bile özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Bu kokuyu, annemin ve babamın sevdalı bakışlarını ve Aşık Sali amcanın kaval sesini burnumda tütüyordu... Burada poyraz trafik keşmekeşindeki araçların korna seslerinin, küfürlerim arasından sıyrılıp, kanatları lime lime edilmiş yaralı bir kuş gibi yüzüme çarptığında, bana getirdiği sadece egzoz dumanı ve yorgun insan kokusu...o zaman burnumu sızlatan özlemlerimle övündüm.
Yedi tepe aşka ve masumiyete doruklarını çoktan kapamış, aşk kadehin içinden yudumlanan vişne&şarap karışımı lezzeti olmuştu. İnsanlar kuruyan göz pınarlarından sadece para –para bakıyordu. Para canavarları ile yaşayabilmek için; Birinci kural, banknotlarınızı istifleyebileceksiniz. İkinci kural, akıllı olacaksınız. Üçüncü kural, vahşi bir sırtlan olacak, ceylanı vahşice parçalarken aslana yem olmaktan kurtulamayacak olsanız da kurtulmuş gibi rol keseceksiniz. Kulaklarınızda hep o çaresiz ceylanın iniltisi, aslanın ise iştahlı kükremesi çınlayacak ama yinede savaş baltalarımız hep bilenmiş,bilenmiş olacak. ..Sırat köprünsünden geçmek gibi bir şeydir bu şehirde yaşamak. Metropollerde günahlarınızla sınanmazsınız... Günahsız olanlar yanar cehennem ateşinde de harlı olan bencillik ateşinin orta göbeğinde de. Bu köprünün başında sizin için Allah’a yakaran peygamberinizde yoktur. Sınavınızda Allah ile başlaşa kalabilmeyi başarabilmişseniz eğer çok şanslısınızdır aslında.
..
Züldar Begüme Otuzuncu Masallama
30a/:
Eyvallah Züla...
Kovalarsa sevda,
Aşk adamı kaçar arkasına bakmadan.
Ölüm kovalarsa teslim olur.
..
Doğuda Ardahan, batıda İzmir.
Güzeller güzeli canım Türkiye.
Bu vatanı sevmek emirdir emir.
Nefeslerim, akan kanım Türkiye.
Kızılırmak kızıl akar anadolu içinde.
Fırat Dicle daha başka biçimde.
..
Gönlümün sultanı kader çizgimsin
Gönül bahçemin beyaz gülüsün
Karadeniz gibi coşkun suyusun
Söylesene dilberim,neden durgunsun.
Susmak nedir Allah aşkına,
Ferhat’tır insan gönül dağında
..