Karadeniz…
Zümrüdü anka,
Ve en derini mavinin…
Yosun yosun çağlayan,
Ilgıt ılgıt ağlayan güzel,
Söyle,
Sen değil misin, ruhumun miraca çıktığı anın şahidi..?
..
yaşadıkca kaybederim özümü
hiç kimseye dinletem sözümü
felek kör eyledi iki gözümü
sanki gözlerimde ince perde var
karadeniz gibi ettin kararttın
güldürmedin beni hergün ağlattın
..
Yemek listesi Karadeniz –yerel şive-
Lahana, turşu,çorba Karadeniz yemeği
Ancak mısır ekmeği ana direğumuzdur
Muhlama ile çayı, bayramlarda paçayı,
Sorarsan ziriktayı oda böreğumuzdur
..
Martılar hayal kurmazmış;
Yanık bir bedendir Sinop”ta zaman..
Tünel tünel uzanır nemli yollarından,
Bir çıkmaz diyara doğru..
Gidersin,gidersin
Bir de bakarsın ki,
..
MUSTAFA SUPİ LERİN ARDINDAN
Rüzgarın sesinden tanırım
Kabuğunu kıran taşların sesini
Kimliksizlik bunalımında sular
Başını kıyılarına vurması ondandır
..
karadenizim...
adını karadeniz koydum,
hiç benim gibi aşkın sevdalın var mıydı?
karadenizim...
seni sevecek kadar cesurum.
bir kumtanesi gibi görsende yazık!
..
Gözlerin okyanuslar kadar derin.
Bulutsuz gök yüzü kadar mavi,
Ak deniz kadar sıcak.
Karadeniz kadar hırcın ve dalgalı.
Her bakışın bin mana gizler,
Kainat kadar esrarlı.
Asırlardır anlatılır hani,
..
Yine dalayım gözlerine
Ben diyim ki Akdeniz
Sen de ki Karadeniz
Japon denizi deme
Ah sevgili
Gitmesi de gelmesi de bi dünya
Hadi ben gelirim de
..
Bırak beni Karadeniz / tekrar varam Amasra'ma
Bu ne inatçı bir deniz / koyvermez varam yurduma
Altı kafa arkadaştık
Balık tutmaya alıştık
Adres belli değişmezdi
Boztepe ardı kayalık
..
İçindeki taassup girdabına rağmen bizleri okutarak
beynimizi özgürleştiren babama…
Dünyanın yalnızca erkeklere ait olduğunu ilk duyumsadığımda gecenin karanlığında rüzgarın savurduğu kağıt parçası öyle yakın geldi ki bana. Yalnız ve sahipsiz. Ve rüzgar nereye savurursa oraya giden.İnsanlık denizinde koca bir balığın midesine inmeyi bekleyen planktondan farkım yoktu.O günden sonra kasabadan kopmaya karar verdim.Dünyayı kendim tanıyacaktım kökleri olmayan bitkiler gibi…
..
Kadın hastalıkları polikliniği girişinde yürüyor bir kadın,
Çirkin yüzünde kalın çizgiler, dağınık saçları savruluyor iki yana.
Örme yeleğinin bir yanı sarkmış, diğer yanda biraz daha uzun eteği.
Kendinden usanmış, bezmiş canından sanki!
Yürüyor salına salına kucağında poşetler, sarkmış kolundan çantası…
Telefonu çaldı birden, Karadeniz Kol Bastı Oyun Havası! ..
Uy bacum o ne hareket, ne kıvrak bi şey oyle, fırladı fırlayacak sahneye! ? .
..
YANIYOR AVUÇ İÇLERİM
Avucum çok gizli sevda çiceklerini saklıyor,
yanıyor avuçiçlerim,yanıyor bak.
Yanıyor avuçlarımın içindeki buğday başakları,
yanıyor serçe kanatları,
yanıyor ormanlarımdaki kumar çiceklerim,zifinlerim,
..
Rüzgar sert
Savrulan savrulana
Söylemek dert
Susan susana
Gidiyorum akıntıya açıklara
Rüzgara karşı yelken açtım
..
CENNETİN ŞUBESİ
Merhaba kardeşim
İnan bende seni özlemişim
Çok oldu görüşemedik
Yine ayrı yerlerdeyiz
Aramana çok sevindim
..
“Kollar ve bacaklarla yazılan şiirdir.” demiş Baudelaire, dans için. Kolların ve bacakların yanında tüm bedenin özgürlüğe akan bir ırmak gibi coşması, köpürmesi; müziğin içinde yüzmesi hâli, belki de dans. Belki dünden yarına süren yolculuğumuzda figürlerin epik bir öge gibi gülümseyerek el sallaması bize. Ya da dramatik bir öge gibi hüzünle dansa katılışıdır ellerin, kim bilir. Harmanlanışıdır insanın kendisiyle. “Nerden düştü içine şimdi durduk yerde dans” mı diyorsunuz? 28 Nisan 2008; Dünya Dans Günü’nde dansla kucaklaştım İTÜ Maçka Tesisleri’nde.
Sahnede geleceğe akan o ırmağın sesini duydum, birbiri içine girmiş motiflerde. Bir grup sahneden ayrılmadan diğer grubun sahneye dalışı, birlikte yapılan figürlerin bağlantısı bu akışı daha bir gözle görülür kıldı benim için. Tangodan salsaya, Romen düğününden sirtakiye, Karadeniz horonundan baleye uzanan yelpazede her koreografi, bir yeniliği bünyesinde taşıyordu. Bir salon dolusu insan -belki bin kişi- rol icabı değil, içten alkışlarıyla ırmağın kenar taşlarını çizdiler sanki gece boyunca.
Dansın ruhunda özgürlük var. Her düşünceyi, her olguyu kendi bünyesinde kaynatıp, size yeni bir şekille sunabilir yapısı gereği. Öyle olunca iri göğüslü erkekler, kocaman kalçalı kızlar, hatta hamile bir erkek bile göze doğal görünebilir. Abednalar’ın özgün dansı, bu anlamda en ilgimi çeken, oturduğum yerden kalkıp aralarına karışıversem dediğim grup oldu.
Bir gece boyunca damarlarınızdan dans şırınga edilince yaşamınızı değiştirmek istiyorsunuz. “Dans etmek, dans etmek, dans etmek istiyorum.” cümleleri dökülüyor içimden şimdi benim de. Önümüzdeki yıl aynı güne dek dans etmek, ve sonraki yıla ve bir sonraki yıla dek. Sırtım iki büklüm olurken, toprakta kemiklerim çürürken bile dans etmek yattığım yerden.
..
SESSİZ FIRTINA
Bugün yine depreşti
Gönlümde hatıralar
Bak yeniden kanadı
Kabuk tutmuş yaralar.
..
karadeniz benim gibi
hırçınsın sende hırçın
bak düştüm yollarına
ya alacagım seni
ya vuracaklar beni
o çeşmenin başındada
..
Yağmuru bol olur, havası ılık
Tarlasında mısır, denizde balık
Görmeye değer yer, tarihten kalık
Bir başka diyardır, Karadenizim
Herkesin sevdası, tarihler boyu
Karadeniz derler, mavidir suyu
..
şimdi olsa,
Karadeniz kokan
mis gibi,
kara lahana çorbası.
erişteli.
barbunyalı.
mısır unlu.
..
Lanet bir balıkçıl
Tek bacağıyla
Gri bir havuzu bekler
Beş on kanat açımı
Hırçın karadeniz
Balık deryası
Bazı aşklar kirlidir
..