Gönlüme kurulan kara çadırdı
Ne güleni vardı ne bahtiyarı
Yakıyor dedikçe meşin kırbacı
Vurdu da sineme sarmadan gitti
Sevdaya düşen bilmezdi nazı
Ne silahı vardı nede pusatı
Aşkın imbiğinden acı şarabı
Doldurdu kadehe içmeden gitti
Ne gözyaşı dindi ne bitti yası
Kabuğun altında paslı bir yazı
Evvelsiz ahirsiz büyük ustayı
Elinde kalemle görmeden gitti
Karların altında sarı başağı
Yağmurdan sonra çıkan kuşağı
Ter içinde her dem söken şafağı
Sevdadan gayrı sanıpta gitti
Tükenen ömüre olmasın çare
Kana banıldıkça her gün nevale
Ateşe uçarken gülen pervane
Kanadım dal gibi kırıpta gitti
Yokuşsuz yolda bekleyen hancı
Gurbette sılada vermez mi sancı?
Yürekten duvara sızan feryadı
İsimsiz sanıpta gülüpte gitti
Sevdanın böylesi gelmesin başa
Ne düşmana dilerim nede gardaşa
Bir bakışın ardında ki düşmana
Yar diye seslendim duymadan gitti
Neylesin bu yetim hercai yâri
Şenlensin bahçesi tütsün ocağı
Birgün çağırınca canın ortağı
Bir helallik olsun almadan gitti..
Ümit Seyhan
(Eski Türk örfünde acısı, kaybı olan, kara çadır kurardı..)
Ümit SeyhanKayıt Tarihi : 20.12.2018 00:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!