Lapa lapa kar yağıyor
Ben demedim mi can sana
Bakarmısın yağan kara
Söylenmemiş tüm laflara
Lapa lapa kar yağıyor
..
Kışım başlar,
Yüreğim soğursa,
Kar yağar
Kar buza yağar
Kar geceye,
Kar yüze yağar,
Yüzüme kar yağar
..
Üşüyorum temmuz sıcağında, benim yüreğimde zemheri zehir gibi.Lapa lapa kar yağıyor duygularıma,Yağan kar buz tutuyor ve Sarkıtlar oluşturuyor yüreğimin en kuytu köşelerinde.. Sonra.....Ben yine üşüyorum temmuz sıcağında! Sarkıtlar dayanamayıp yüreğimin isyanlarına; kopuyor birer birer tutunduğu acıların dehlizlerinden Ve gözpınarlarıma doluyor birbiri ardına dökülen yağmur damlaları olup! .Kimi öfke, kimi isyan,kimisi kocaman bir hiç olup süzülüyor gözpınarlarımdan ürkek,kırgın ve bir o kadar asi.Ben hala üşüyorum temmuz sıcağında. Buz tutmuş, boran vurmuş yüreğimle..Ve sonra kış güneşinde açan kardelen misali yavaş yavaş ölüyorum boynumu büküp yüreğimin zemherisine dayanamayarak temmuzun sıcağında.....
..
ÇEKTİĞİM YANINA KAR MI KALACAK
İlahi adalet hesabın tutar
Ettiğin yanına kar mı kalacak
Ektiğin tufana senide katar
Gittiğin yanına kar mı kalacak
Beni bir kenarda koydun yaralı
..
Dışarıya kar yağıyor
Yüreğime sen
Avuçlarımda eriyor
Hayalin gibi kar taneleri
Dışarıya kar yağıyor
Gözlerime sen
..
Bazı insanların saflığı ve dürüstlüğü kar gibidir. Bembeyaz, saf, al ve pak, ama; güneşi görünce eriyip çamura karışan, çamurlaşan kar gibi...
22.08.2013
..
Kar tanelerin düştüğü görünce
Seni sevdiğimi anlayacaksın
Toprakta biriken kar tanelerin görünce
Karın içinde yanan aşk ateşini anlayacaksın
Kar gökten lapa lapa yağınca
..
Kar taneleri...
Hiç batmadı, batmaz gönül iğneleri...
Bembeyaz...
Yaksa da kavursa da ayaz;
Yine elleri,
Sütten de beyaz!
..
Kar bu gece ilk defa yere düştü
Aynı senin gibi tertemiz
Aynı duygularım gibi bembeyaz
Bu gece beni çok önceye götürdü
Aşkımın doruklara ulaştığı yere uludağa
Biliyormusun ben karı çok seviyorum artık
..
kar olur yağar sevindirir
direnişine güç katar insanın
kar olur mevsimi belirler
yağdı mı sonudur nisanın
kar olur adamı olgunlaştırır
yaşantısına farklı bir renk katar
..
Kar istiyorum.
Bembeyaz kar…
Her tarafi örtsün.
Pamuk yiginini andiran örtüsüyle.
Bütün kötülükleri örtsün,
Bütün acilari silsin, dondursun.
Yagmurlar yikadikça
..
Dünya cennet olurdu,yanımdaki can olsan,
Kar mı kalır dağımda,kardelenim sen olsan.
Hasretleri bitirip,vuslata açsak kapı,
Kar mı kalır dağımda,kardelenim sen olsan.
Dert keder benden uzak,her günüm saz,söz olur,
Güzüm,kışım,baharım,dört mevsimim yaz olur,
..
Sarıca kar yağmış, görünmez sisten
Yolları buz tutmuş, kapanmış pustan
Ayrılamaz insan, dağ gibi dosttan
Kış geldi(kar yağdı) inelim, yayladan köye
Bir garip duygu, sarar içimizi
Bu ıssız dağlar, sever hepimizi
..
Soğuk kış gününde, rüzgar esende,
Dans eder benimle, kar taneleri.
Üşüyen ellerim, buz kesende,
Dans eder benimle, kar taneleri.
Esen yel sesleri, türkü edende,
Yüreğimde yangın, soğuk bedende,
..
Yalnızım bi köy evi,dışarısı zemheri ve kar! Ne tel var ne telefon ,sesini duymak var ya o an ......anlatılmaz.sıkıldım ve duygulara yenildim uzaktayım ansızın gelmek boynuna aldığım kolyeyi takmak..bi köy evi ışıksız idarasız .Varsa yalanım gözüm kör olsun,gelemedim gülüm.saat 23;10 dışarısı kar beyaz aydınlık ve içeri könhemiş kahırlı karanlık.kardan adam yaptım ve seni benzettim sana .bildiğin sensin zifiri siyah sac taktim masa örtüsünü keserek.havuçtan burun ,elmadan yanak,kömürden göz...... ve kol gerçek kadeh tutmuş el, içi kırmızı şarap dolu,boynuna aldığım kolyeyi taktım.sen mutlu olmuştun.ben sevgi dolmuştum .ve kadeh tokuşturarak kutlamıştık dogum gününü.Nice yıllara gülüm nice yıllara..............SİVAS
..
...........................Anadolu’nun şirin bir kasabasının hemen yanında yüce bir dağ vardı. Etekleri yeşil mi yeşil, düzlükleri kır çiçekleri çiğdemler, kekikler iri iri papatyalar, yaban gülleri, çitlembikleri hiç eksik olmazdı. Kekliklerin bağırışları bülbülün güzel ötüşleri ile kelebekler, arılar bal toplardı bin bir çiçekten. Tavşanlar koşuşurdu, yaban keçileri dans ederdi doğayla. Kelebekler âşıktı papatyalara, bülbüller yaban güllerine burada herkes birbirine âşıktı. Rüzgâr taşırdı deniz kokularını dağın yamaçlarına; dağdan aldığı kır kokularını kasabanın sokaklarını yalayarak denize taşırdı. Dağın zirvelerinde kar, buz yaz ayların da bile kalkmazdı. Cılız derelerle dağın suyu hiç tükenmezdi. Bazen yerin derinliklerine iner kilometrelerce öteden kasabanın hemen yanından fışkırırdı. Kasabanın çocukları her gün bu kaynağın yanına gelir, burada oyunlar oynarlar yorulunca buz gibi kaynaktan su içerlerdi. Kemal’le Arzu çok iyi arkadaşlardı. Beraber kasabanın tek okuluna gidiyorlar, aynı sınıfı aynı sırayı paylaşıyorlardı. Zaten evleri de yan yanaydı. Aileleri de yıllardır atadan dededen beri beraber birçok sıkıntıyı sevinci paylaşmışlardı.
...........................Kemal oyundan yorulunca pınarın başına oturur sürekli zirvede ki karlara bakardı. Kendini bildiğinden beri kasabalarına hiç kar yağmamıştı. Zaten Anadolu’nun güneyine çok nadir kar yağardı. Arzu da hemen gelir yanına oturur beraber seyrederlerdi. Kemal büyünce o zirveye çıkı cam karların üzerinde yatıp yuvarlanacağım derdi. Arzu’ bensiz mi gideceksin derdi. Sensiz olur mu?
...........................Böyle günler akıp gidiyordu. İkisi de bayağı büyümüşlerdi şimdi on birinci sınıfa gidiyorlardı. Arzu’nun babası şehirde iyi bir iş bulmuş gitmek zorunda kalmıştı. Tabi ki Arzu da gidecekti. Kemal de Arzu da ayrılacakları için çok üzülüyorlardı. Arzu Kemal’le artık içinde tarif edilemeyen bazı duygular besliyordu. Sanki Kemal de ona söylemek istediği ama söyleyemediği bir şeyler vardı. Bir gün Kemal Arzu’ya hani hep düşünüp yapamadığımız şeyi yapalım mı dedi. Arzu hemen anlamıştı. Ertesi gün erkenden kimsenin haberi olmadan beraber dağa çıkmaya başladılar. Kemal tedbir olarak babasının tüfeğini ve birazda yiyecek almıştı. Karlara yaklaştıkça içlerindeki heyecan da artmıştı. Kemal koştu dizlerinin üzerine kara çöktü Arzu da hemen yanı başına. Kemal birden Arzu ya döndü gözlerinde yaşlar vardı ama çok değişik bakıyordu. Onu hiç böyle görmemişti. Kemal tatlı ve masum bir sesle ‘sana bir şey söyleyeceğim:............................. ..........................Arzu bunu sana birçok defa söyledim ama bu başka SENİ SEVİYORUM! Arzu Kemal’e birden bire sarıldı BEN DE BEN DE SENİ SEVİYORUM BEN SENSİZ YAPAMAM KEMAL! Diyordu. Arzu’nun da gözyaşları boşalmıştı. Uzun süre birbirlerine baktılar gözlerinden ip gibi yaşlar boşaldı. Gözyaşları önlerindeki kar tanelerinin içinde kayboluyordu. Arzu önünden iki avucu ile kar aldı elinde sıktı Kemal’ sende böyle yap dedi. Arzu iki kartopunu aldı birleştirdi. Kemal işte biz böyleyiz ayrılamayız Sevgilim dedi. Arzu sordu peki nasıl bildin böyle düşündüğümü dedi. Çünkü Sana aşığım seni senden daha iyi tanıyorum. Kemal’in aklına bir fikir geldi biz bu topu şu ilerideki buzun içerisine saklayalım bu bizim AŞKIMIZIN simgesi olsun Nasılsa bu dağın karı buzu erimez. Bu beyazlıkta bizim aşkımızın saflığı temizliği olsun Aşkımız sonsuza kadar var olsun. Söz veriyor musun Arzu! Söz veriyorum! Dedi ve kartopunu iyicene buzla örttüler. Sonra Kemal Arzu’yu karların üzeride yuvarladı. Sonra Arzu Kemal’li. Birbirlerine kartopu attılar. Çok eğlendiler. Dans ettiler. Artık dönme zamanı gelmişti. El ele tutuştular bayırdan kır çiçeklerinin arasından koşa koşa geçtiler. Sonra karınları acıktı. Papatyaların arasına oturdular. Kemal çantasından ekmek, peynir, üzüm çıkarttı. Arzu harikasın sevgilim üzümü sevdiğimi biliyorsun. Seni çok seviyorum ayrılacağımızı hiç düşünmek istemiyorum. Ama uzağa gitmiyorum bir saatlik yol beni görmeye gelirsin değil mi? Sen beni özler misin? Hem de çok! O zaman her hafta gelirim. İkisi de papatyaların üzerine uzandılar. Elerini hiç bırakmadan mavi gökyüzüne güneşe baktılar hayaller kurdular. Arzu sevgilim bak şurada çok büyük bir bulut var yağmur yağabilir mi? Yağsın! De meye kalmadan bir iki damla yüzlerine düşmüştü bile. Kemal hadi kalk! Yine el ele tutuştular kâh koştular kâh yürüdüler. Yağmurda epeyce bastırdı. İkisi de sırılsıklam ıslanmışlardı. Arzu biraz dinlenelim dedi. Bir zeytin ağacının altına çöktüler. Kemal Arzu’nun yüzünü saçlarını eliyle silerken Arzu kemal’lin avuçlarının içini öpüyordu. Kemal iki eliyle Arzu’nun yüzünü saçlarını geriye doğru tarayarak tuttu sonra hiç sana gözlerinin bu kadar güzel olduğunu söylemiş miydim dedi ve dudaklarına bir buse kondurdu ve çekildi. Arzu ben sana ne kadar güzel koktuğunu söylemiş miydim dedi ve Kemal’li kendine çekerek dudaklarını kenetledi belki böyle dakikalarca öpüştüler. Yağmur saçlarının arasından süzülerek bütün vücutlarını ıslattı ama onlar bırakamadılar. Aşkın gözyaşları yağmura karıştı. Birden bir ışık belirdi bulutların arasından güneş bütün sıcaklığıyla birleşen vücutları; sıcaklığıyla ayırdı. Bir süre birbirlerine baktılar, gözlerindeki bu değişik pırıltıyı hiç görmemişlerdi. Kokuları birbirlerine karışmış bu güne kadar böyle güzel bir koku duymamışlardı. Arzu: sevgilim bana söz ver biz sonsuza kadar beraber olacağız değil mi! Evet, sonsuza kadar. Kemal de aynı soruyu Arzu’ya sordu! Karşılık aynıydı. Ve el ele yürümeye devam ettiler.
............................Evlerine yaklaştıkları sırada ikisi de geriye döndüler ve ikisi de dona kaldılar gökkuşağı dağın bir ucundan diğer ucuna uzanıyordu. Hayretle birbirlerine baktılar. Hiç bir şey söylemeden yürümeye devam ettiler. Gökkuşağının altından geçmişlerdi tüm dilekleri kabul olacaktı!
08-02-2006
..
senden ötesi yok, senden
öncesi yok, ah hiçliği
içmişken altın kadehlerden
ahımı duyan ne kadar da az
yeşil iğne yaprakları tutarken
bir avuç karı, kar gözlerinde ağlarken,
ellerin kar,
..
Bak insanlar kara hasret kalmışlar
Çok şükürler olsun bugün kar yağdı
Lapa,lapa yağan kara bakmışlar
Çok şükürler olsun bugün kar yağdı
Beyaz çarşaf gibi yeri kapattı
Kar yağmakla kışa bak imza attı
..
Bir kor gibi yakıyor, yüreğimi bu sevdâ
Yavaş yavaş sarıyor, yüreğimi bu sevdâ
..........Yalvarsam yakarsam, ne çare kâr etmiyor
..........Ağlasam, sızlasam, ne çare kâr etmiyor
..........Ah bu sevdâ, ah bu sevdâ
..........Ah bu sevdâ kara sevdâ
..
Toprak ve Yağmur
Toprak, bir gün âşık olmuş yağmura. İstemiş babası buluttan, bulut yağmuru vermiş gitmiş. Evlenmişler toprakla yağmur. Ekin adında çocukları olmuş. Dadı tutmuşlar güneşi. Serpilip büyüdükçe güzelleşmiş ekin, güneş kıskanmış ekini sarartıp soldurmuş. Ekin ölmüş. Toprak yağmuru suçlamış. Dayanamamış üzüntüye yağmur terk etmiş toprağı.
Toprak kara âşık olmuş. İstemiş gökyüzünden karı, gökyüzü karı vermiş gitmiş. Evlenmişler toprakla kar. Çimen adında çocukları olmuş. Dadılık yapmış güneş, çekememiş güzelliğini çimeni de sarartmış. Çimen de ölmüş. Anlamışlar suçlu güneş. Su vermeden bırakmışlar yavrucuklarını güneşe. Yakmış kavurmuş güneş.
Fidan adında çocukları olmuş. Suyunu eksik etmemişler. Dadılık yapmış güneş ama sarartmaya gücü yetmemiş. Büyümüş fidan dal salmış, Sevinmiş toprak ve kar çokça fidan yapmışlar. Sonra ekin çimen yapmak istemiş toprak. Yağmuru hatırlamış sevgiyle, Bir bakmış ki karşısında karın yerinde duruyor. Anlamış ki az sunmuş sevgisini yağmura, üşümüş sevgisizlikten yağmur, donmuş kar olmuş.
..