rüzgar estikçe ürperti sarıyordu, gri boşlukları...
hırçın dalgaların kıyıya doğru, kayalara çarptıkça çıkardığı ses;
sol göğsün altına doğru çalınan kemanın,
tellerine dokunan arşeninki ile aynıydı...
ayırt edilemiyordu, artık....
martılar bir sorti uçtuktan sonra sıralarını savmış
ya da
akbabalarca kovulmuştu...
( yorumsuz.)
lalaei! lalaei!, lalaei!
mor ceketli kız,
fistanı kırmızı...
kızlığı ile birlikte tüm hayalleri,
umutları,
geleceğe dair tüm yaşantısı da alınmıştı...
ne için?
sapkın bir ruh,
şeytanımsı, heves...
ve
nefsine hakim olamamak adına!!!
hayvanca! canavarca!
insanlık dışı bir yaratık olma adına!
lalaei! lalaei!, lalei!
mor ceketli kız,
fistanı kırmızı...
uçurumun dibine bakıyordu, yer boşlukları...
göz çukurları,
gözlerine doğru morardıkça, gözbebeklerinden çıkan ses;
ölümün, soğuk ve davetkâr sessizliğinden gayrisi değildi, artık...
lalaei! lalei!, lalaei!
mor ceketli kız,
fistanı kırmızı...
......
kaplumbağalar da uçar, korkma...
Nuh Karaaslan
Kayıt Tarihi : 5.7.2022 11:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!