Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında
Işıl ışıl yanan parlak yalaza,
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabildi o korkunç simetrini?
Hangi uzak derinlerde, göklerde
Yandı senin ateşin gözlerinde?
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Kuzuyu yaratan mı yarattı seni ?
Şairin yaratıcıya olan hayranlığı korku ile karışık. Kaplan bir gücü temsil ediyor ama bu gücün üstünde başka güç ne diye soruyor hayranlıkla ve korkuyla.
Saygı ile.. Şairimiz Osman TUĞLU, şiirin kendisine yüklediği duyguyu, bizlerle paylaşma cömertliğini göstermiş. Williams BLAKE ve çeviri için teşekkürler.
Çeviri şiirler hakkındaki görüşlerimi daha önceleri belirtmiştim: Çeviride melodi arama hakkımız olamaz. Buluş var ise, uyak şart değildir diye düşünüyorum. Divan şiirinin açıklaması formatında değerlendiriyorum. Emeğe ve seçkiye teşekkürler..
Antoloji.com/da kayıtlı 'Merhaba' başlıklı şiirimle, eşlik etmek istiyorum:
'İyiliğin yücesine,
'Kötülüğün cücesine merhaba!
'Dostluğun olmuşuna,
'Düşmanlığın solmuşuna merhaba!
'Duyarlığın incesine,
'Sevdanın goncasına merhaba!
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
JORGe LOİS borgesin bir önceki yazımda söz ettiği öyküsü tam olarak şu sitede yaınlanmış..tomris uyarın çevirisiyle...ilgilenen arkadaşlara duyururum..saygılar..
http://www.solakkedi.com/edebiyat/borges%20elyazisi.html
Osman Beyin eklediği yorumu okumasam şiiri anlamaıyacaktım, gerçi tamamını da okumadım. Aklıma takıldı; şair eğer yaratıcıyı anlatıyorsa anlatamamış derim.
vavvvvvvv File!..
bak kardeş adını ters yazmışsın..soyadının içinden hiç çıkamadım...adın Elif olmalı,soyadını da sen söyle!.söyle de bilelim kim olduğunu...öyle perde akasından falan da konuşma emi!..yüzünü de görelim...görelim ve anlayalım nereliye benzediğini!
demek 'şeriat kurallarına göre yaşayamadığımız için' düştük bu hallere..vay be!.valla biz memnunuz düştüğümüz hallerden...sen haber ver düştüğün halleri de,bilelim emi!.mesela kapkara çarşaf mı giydin dışına...içindekileri görünmez mi yapıyor kara giysilerin ha!..içindekileri daha çok gösterdiğinden emin ol ve anla...sen bu kılıkla,bu güzel vatanın kadını falan olamazsın...seni kabul edecek bir çok ülke var;gidebilirsin oralara...senin için de ağlarım,ne olacak!..
şeriatın kanunları arasında bir erkeğin dört karısı olmak da vardı de mi!..eeeeee..söyle bakalım,sen kaçıncı eşisin, eşinin!..bana göre sonuncusu olmalısın!..çünkü eskiden yoktu böyle bir düşünce benim ülkemde...yeni yetme şeriatçilerden birisi olmalısın ki,eşinin dördüncü eşi olmuşsun..eğer yanılıyorsam,yalanla beni!..bekliyorum..
bu arada,araban falan da vardır senin..vardır çünkü;sizi kara düşünceli biri yapmak uğruna paralar harcayan odaklar var..oralardan aldığınız paralarla çarşaf da giyersiniz,araba da alırsınız siz!..bak Suudilerde araba kullanmıyor şeriat kadınları...kanunları böyleymiş çünkü!..istersen oraya git ve şeriatini doya doya yaşa derim ben...gitmezsin ama sen..çünkü bu ülkenin çağdaş düşünce yapısını bozan bir kara kafalıdan etmiş olursun cematini!..hem araba kulanmaktan,sağda solda fink atmaktan da olursun o zaman,de mi!..beni de çok üzersin valla!..
bir başka konu;televizyon seyrediyor musun,internet kullandığını anladık da!..şeriat kanunlarına göre,yanına bile varamazsın bunların..hele hele spiker falan olamazsın hiç..söylemedi deme!..
benden sana tavsiye:otobüse bindiğinde,bir erkek yolcunun yanına otur!..
saygılarımla...
Sandığım kadarıyla Jorge lois Borges'in ünlü öykülerinden birisi de ''Tanrının El Yazısı'' bu şiirden esinlenmiş olsa gerek...
Şiirin kapsama alanının nerelere uzanabildiğinin ve hangi derinliklerden süzülüp gelebildiğinin farklı bir göstergesi olarak ta ayırıcı vasfa sahip bir şiir..
Allah'ımızı kafa gözüyle ve kalp gözüyle sanatını görmek her insana nasip olmaz Allah bilmeyen çok azdır bilmeyle beraber itaat gerekir eğer kaplan da bir şeyleri görüp de âlemin sultanını görmemek atmacanın küçücük avı görüp de kocaman kafesi görmemesi gibi olur
Sensiz kıynaşmaz bir çakıl taşı
Ne de bir ağaç yaprağı
Hiç bir tohum delemezdi toprağı
Allah’ım sensin bunların mimarı
sevgili Naci dost...
kuşkularınıza katıldığımı söylemek isterim önce...daha sonra da,başıma gelen olayı anlatmak isterim.
bundan bir kaç ay önce(sanırım 3 ay falan oldu),kendisine çok değer verdiğim,ayrıca da çok sevdiğim,yorumlarından çok şey öğrendiğim değerli bir üyenin rumuzu altında bir ileti geldi. tıkladığımda gördüm ki;iletiyi yazan bir başkası idi. iletinin altına bir de not düşmüştü bu kişi...aynen şöyle diyordu:
'yemin ediyorum,özel mesajlarınızdan hiç birini okumadım!'
:))yemin etmesi,mesajlarımı okumadığını ispatlamazdı. gerçi okumuş bile olsa,ne farkederdi!..en kötü ihtimalle,sevdiğim kişilere 'seni seviyorum' demişimdir,o kadar!..:)))
iletinin altına adını da düşmüştü ve bu bir bayan adıydı...sayfasına gideyim dedim,kimseler yok!..
işte böyle Naci dost!..bu durumlar sadece sizin başınıza gelmedi...sonuç olarak 'gözetleniyoruz' düşüncesi oluştu bende açıkçası.durum acı ve de korkunçtur...özel diye bir şey kalmamıştır artık ki;bu düşünce özgürlüğü ve kişi haklarına müdahaledir...suçtur yani..
kınıyorum,saygılarımla..
Bir kıyaslama olması açısından aşağıya almayı uygun gördüm. Bu şiirin başka iki çevirisine daha rastladım;
Kaplan! Kaplan! yanmakta ışıl ışıl
Karanlığın ormanlarında:
Hangi ölümsüz el ya da hangi ölümsüz göz
Yaratabilirdi senin heybetli simetrini?
Hangi uzak yarlarda ya da hangi uzak göklerde
Kurban edildi gözlerindeki ateş?
Hangi kanatlar erişebilir ona?
Hangi el kavrayabilir ateşi?
Ve hangi güç ve hangi beceri
Bükebilirdi kaslarını yüreğinin?
Ve, yüreğin çarpmaya başladığında,
Hangi dehşetli el ve hangi dehşetli ayaklar?
Neydi çekiç? ya zincir neydi?
Nasıl bir azaphanedeydi beynin?
Neydi örs? ve hangi dehşetli kabza
Ölümcül korkularını kavrayabilir?
Yıldızlar savurunca aşağıya mızraklarını,
Ve sulayınca cenneti gözyaşlarıyla,
Güldü mü O yaptığını görünce?
Kuzu' yu yaratan mı yarattı seni de?
Kaplan! Kaplan! yanmakta ışıl ışıl
Karanlığın ormanlarında,
Hangi ölümsüz el ya da hangi ölümsüz göz
Yaratabilir senin heybetli simetrini?
Çeviri: T. Asi BALKAR
Kaplan,kaplan,ışl ışıll yanan
Gecenin ormanlarında.
Hangi ölümsüz el ya da göz
Senin biçiminin o korkunç düzenini kurabildi?
Hangi uzak derinliklerde ya da göklerde
Tutuştu gözlerinin ateşi
Hangi kanatla yükselmeyi göze aldı?
Hangi el ateşi yakalamaya cüret etti?
Ve hangi omuz ,hangi sanat,
Seninle yüreğinin kaslarını bükebildi?
Ve yüreğin atmaya başlayınca,
Hangi dehşetli el?Hangi dehşetli ayak?
Çekiç neydi?Zincir neydi?
Hangi fırındaydı senin beynin?
Örs neydi?Hangi güçlü el
Ölüm veren korkuları avucuna alabildi?
Yıldızlar mızraklarını aşağı atıp,
Gökyüzünü gözyaþlarıyla sulayınca
Yarattığına bakıp gülümsedi mi?
Kuzuyu yaratan mı yarattı seni?
Kaplan,kaplan,ışıll ışıl yanan
Gecenin ormanlarında.
Hangi ölümsüz el ya da göz
Senin biçiminin o korkunç düzenini kurabildi?
Çeviri:Mina URGAN
Sayfamızdaki çeviriyi her iki çeviriden de çok daha başarılı bulduğumu söylemeliyim.Bir kere okunulduğunda aradaki bariz farklar görülmekte.Osman Bey şiirdeki sesleri de yakalayabilmek için azami ölçüde gayret etmiş.Tuğrul Asi Balkar çevirisi biraz yaklaşsa da, Mina Urgan çevirisi şiirsellikten uzak bir görünüm arz ediyor.
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta