Kapı arkası Şiiri - İzzet Bilici

İzzet Bilici
58

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kapı arkası

İyi tanırım kirli bir yalnızlığı
Ve geviş getiren bir akrep yelkovanı
Sensiz çoğalan bir zamanı da iyi tanırım
Ama bu kulak kanatan yastığım başka
Yetişemiyorum ben sana
Güneşin eteğinden tutamadığımdan
Kuraklık zamanı bir ırmak gibi kendi yatağımda yüz tuttum kurumaya

Peki değiyor mu saçlarına makas
Bostancı bostanına sahip çıkıyor mu
Koruyup kollayanı vardır bu saçların
Ben hergün bir takvim yaprağından kovuluyorum
Yerinden edilen bir göçebe gibi
Birkez daha ağır geliyorum omuzlarıma

Bak;
Taşıyamıyorum iki nehri
Sen terkedince kıblesini şaştı sarık
Savaşları unuttu güvercin
Adresler karıştı

Postacı bana gülüyor bak

Böyle bir terkedilen olmak
Bir unutulan olmak böyle
Baldıran otu neden zehir zemberek
Sağır ve dilsiz bırak bütün panayır zamanlarını
Al benden konuşma yetimi
Beni dinlemekten bıktı artık duvarlar

Ama ellerini getir
Bu ev bu sokak çok yalnız
Ellerini özlüyorum

Seni unutmak istiyorum
Unutacağım seni!

Derken;

Elinde sihirli değneğiyle bir umut taciri
Sürüsüyle sınırdan kaçırdığı umutlar
Gök tentenesi kanatları
Çim yeşili saçı
Diri gögüslü, dolgun kalçalı
Bıkmaz usanmaz bir masal perisi

Ne istiyorsun dedim

"İstedigim şey göğü aşacak kadar uzun
Duyulmayacak kadar sessizdir
Alıngandır
Yeri delip magmaya ulaşacak kadar güçlü
Kirpiklereline asılacak kadar hafif ve narin
Çoğu yerde hırsına yenik
Yenilgisinde zaferdir
Onu mevsimler doğurur
Tapılmamış tanrıçalar emzirir."

Umut bu dedim umut!
Bende bir tane kaldı istediğini veremeyeceğim dedim.

Vakit kaybetmeden vurdu değneğini, indirdi projeksiyon perdesini

Hudutsuz tapusuz ülkeler,
Kedersiz kahırsız milletler göründü
Sahibini kovuyordu bir köpek
Bir işçi gördüm patronun sırtına binmişti
Ordular su tabancısıyla savaşırken ülkeyi çocuklar yönetiyordu
Ortadoğu cennet bağı
Kimi bekler?
Kuş olup giden elbette geri döner
Bir ülke yüzünden petrol kuyuları kurumuş
İnsanlar atların sadakatine secde ediyordu
Gülümsedim
Kendimi gördüm bir çağlayanın altında
Seni UNUTUYORDUM
Umduğum,umudum buydu
Tam unutacakken seni, çaresiz üşüyen bir el, kolu yırtık bir mont gördüm
Geçmiyor gözlerimin önünden eski bir rüzgar
Kapat projeksiyon perdesini
Al umudumu
Git burdan peri.

Beter olsun seni benden alıkoyan zaman
Beter olsun milenyum çağı
Nasıl da gülüyordun erik ağacına
Nasıl da seviyordun çirkin yüzümü
Daha üstüne çullanılmamış sevinçlerim, bitmemiş yolculuklarım vardı sana doğru
Sanki seni sonuna kadar çekmişler
Artık kemiklerimi kemiriyorsun
Sanki göğsümün üstünde tonluk bir kütledir yokluğun
Nesfes alamıyorum

Ey kutsanmış toprak!
Beni balçığından kirli ve kovulmuş çıkaran toprak
Tutsak kaldı mı insan insanda,
Yaşam;
Şifasız bir ilaç
Mucizesiz bir peygamber
Putsuz bir tapınak olur.

O halde;

Topu tüfengle
İngiliz yunanını kazma kürekle
Firavunu musa ile
Pezevengi iboyla
Iboyu keleşle (bir türlü ölmüyor)
Panzeri sapanla
Sapanı bir büyüme yaşıyla
Ve sensizliği şiir ile vuracağım
Acımadan
Ağrımadan.

Ne diyordu Orhan Kotan?
"Hadi sustur türkü çağıran kızlarımı ve de kahraman oğullarımı"

İzzet Bilici
Kayıt Tarihi : 24.12.2018 05:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İzzet Bilici