Kesilirdi sesin soluğun bir kapının eşiğini aşıp gittiğinde,
O kapının eşiğiydi ne de olsa kelimelerinin kıyametine sebep,
Ve o eşikten geçtiğin andı sana bağlılığımın musallaya terkedilişi.
Yüreğine çekilen sürgüler,
Karanlığa kapanan onca kapıdan sana bahşedilmiş olanı...
Hepsi sükunu dost bilen,
Ve hasretle ayan olan silleler olurdu içime.
Ellerini de alıp gidişine elzem fırtınalar olurdu.
Rüzgarın ıslığını kaybedip aralığında,
Eşiğinden geçen sözlerini de alıp giderdi.
Gözlerin bile bakmaz olurdu ne zaman sana dönsem,
Gözlerin bile kapanırdı sürgülenen yüreğinin hicvinde.
Yani bir kapının eşiğinden geçtiğinde sorgular olurdun sol yanımı.
Ayrı gayrı oluşları bir yana bırakır da yalnız sesini itip kakardın.
Seher vakitleri vurduğunda geceme,
Sakinliğini bıraktığında deniz,
Ve serçeler kırılan dallarla düşerken yere,
Bir kapının eşiğinden geçip giderdin işte.
Çakralarımdan tüten hissizliği farketmeksizin geçip giderdin.
Sana olan koskoca bir sevdayı yakarak giderdin işte.
Ve o lahzada sönüverirdi kandillerim,
O lahzada sona ererdi sana olan tüm umudum.
Öksüzlüğüyle suçlanırken kaldırımlar,
Yüreğimi ayaklar altına alır, ezer giderdim.
Ve sen bir kapının eşiğinden geçtiğin vakit,
Ben bir başka kapıdan yol alırdım gecenin kör düğümlerine,
Çeker, giderdim.
Susardın, susardım, susardık...
Aslı Yağmur Çelik
Kayıt Tarihi : 8.2.2011 00:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!