Kanayan Ülkeme Mektuplar-1
Güzel annem,
Burada geçirdiğim ilk günüm. “İnsanoğlu kuş misali” dedikleri ne kadar doğruymuş. Oysa daha dün dizlerinin dibinde otururken zamanın hiç geçmemesini böylece durmasını diliyordum tanrıdan.
Kuş deyince aklıma geldi. Dünyanın en güzel duygusu olsa gerek kuş misali uçabilmek. Belki kanatlarım yok benim ama dün uçağa ilk defa bindiğimde bu duyguyu tattım birkaç saatliğine de olsa. Haylaz bir çocuğun duvara çizdiği resim gibi görünüyordu yeryüzü binlerce metre yukarıdan.
Yolumuza otobüsle devam ettik uçaktan sonra. Otobüs yolculukları hep öğrencilik yıllarımı hatırlatır bana. En sevdiğim şiirler hep o otobüs yolculukları üzerine yazılmıştır. Ama keder verir insana daha önce hiç gitmediğin ve hiç kimsenin gitmek istemediği bir yere gidiyorsan. Yollar her zaman kavuşmalara uzanmıyor ne yazık ki anne.
Buradaki yollar bizim oradakilere hiç benzemiyor. Yol kenarlarında görmeye alıştığım onca şey bile o kadar farklı ki. Sanki gökten taş yağmış bütün tarlalarına uçsuz bucaksız Mezopotamya’nın. Dalıp gitmişim bakarken o düzlüğün sonsuzluğa uzanışına.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış