Kuş, gökyüzüne doğru kanat çırptıkça özgürlüğün tatlı rüzgarını hisseder, fakat bu özgürlük, yalnızlığın ağır yükünü de beraberinde getirir. Tıpkı bulanık çıkmış bir fotoğraf gibi, ne kadar yükseğe çıksa da içindeki belirsizlik, karışıklık ve kederden kaçamaz. Gökyüzü geniş ve sınırsızdır, ama kuşun içindeki yalnızlık, bu genişliğe rağmen hep yanı başındadır. Her kanat çırpışı, onu dünyadan biraz daha uzaklaştırır gibi görünse de, içindeki acıdan ve dramdan kaçmak mümkün değildir.
Bu yalnızlık, tıpkı büyük ağaçların altında ya da havuzun kırık taşları arasında hissedilen bir keder gibi, derin ve kaçınılmazdır. Bazen, alıp başını gitmek istersin, uzaklara kaçmak… Ama bilirsin ki, ne kadar uzağa gitsen de içindeki bu ağırlık seninle gelir. Kuş, yükseklerde süzülürken, bu duyguların pençesinden kurtulamaz, onları geride bırakmaya çalışsa da her zaman peşindedirler. Tıpkı benim de kaçmak isterken kalmak zorunda kalmam gibi, kuş da her defasında içsel sıkıntılarıyla yüzleşir.
Bu uçuş, insanın varoluşsal mücadelesini, acının, kederin ve yalnızlığın içindeki anlamı arayışını temsil eder. Özgürlük, sadece yükseklere çıkmakla değil, bu duygularla yüzleşmek ve onları kabullenmekle mümkündür. Vurdumduymazlık, acı ve dram, bu yalnızlığın bir parçası haline gelir; ancak belki de en büyük özgürlük, bu gerçeklerle barışıp onları kabul edebilme gücünde saklıdır. Her kanat çırpışta, her adımda, bu yüklerle yaşamak zorunda olsak da, asıl sınav bu yükleri taşırken bile içimizdeki huzuru bulabilmektir veya o bulma yolunda ölmek...
Ahmet Hamdi CeylanKayıt Tarihi : 15.12.2024 19:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!