Bacalarımızdan göklere savrulan dumanların
İnip çökeceğini,
Çökerken sizleri de çökerteceğini,
Arka sokaklardaki kaldırımlara sinen is karasının
Gün gelip uygun yerlerinize bir alın karası olarak bulaşacağını
Bilemeyecek kadar kör bakan
Yuvasından dönmüş gözlerinizle
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
SEVGİLİ TAMAY SORGULAYAN HARİKA BİR ŞİİRİYDİ
YAZAN YÜREĞİNE SAĞLIK ÇOK ANLAMLIYDI ...
PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM...SEVGİLERİMLE...
Bu şiir bazılarının mecazi anlamda bu günkü durumlarıdır. bunun açıklanış halidir.Şiir anlatır,anlayan anlar..Çevreyi kirletiyoruz,insanların akıllarını karıştırıyoruz..Ve sömürüyoruz.. Sonra hiç bir şey olmamış gibi sofralarımıza dönüyoruz..İşte durumumuz (daha doğrusu Durumunuz..!) bu. Bunu anlatmak istiyor Tamay Hoca..Anlasanıza! (ERCEY)
Bu şiir kime...bazı yerlerinde kendimi buldum, bazı yerlerinde yabancılaştım. Hal hatır sormamı bu şiir, yoksa kızgınlığını kusma mı??..
'Alazlanan matbaa kokulu kağıtlarla
Dillerimizden dağlandık
Küfürler doldu avurtlarımıza
Sesiz haykırışlarımızı
Kısık bakan gözlerimize kanamalı sakladık'
Güzel çalışma...Tebrikler. Tam puan.
Recep Uslu
Dozunu ağırlaştırmış, ama haykıran, haklı bir söylem.
Bizler semer vurulan oldukça, toplumdan yana yana olmaz isek, dengesizliklere eğilimsizlikten yana olup fikir özgürlüğü diyerek, fikir olmaktan uzak; gak guklarla oyalandığımız sürece, bu böyle olacak. Nazım'ındeyimi ile ''Kabahatın pek çoğuda senin (bizim) kardeşim'' deyiş hatırlatımını anmadan edemeyeceğim.
Toplum doğada var olmayan insan hünerli bir organizmalaşmaktır. Bir organeller üretmek, hüner ve maharetidir. Toplumca yapılanıyoruz. Toplumca üretiyoruz. Ama nasıl oluyorsa, alabildiğine kusurlu, çok çok dengesiz bireyci paylaşım, toplumla ne kadar bağdaşır bilemiyorum. sonucuda şiirdeki gibi.
Saygılarla...
sitemler satırlara sığmamış,,alkışşş
Onlar hep iyilerdir ya da öyle olduklarını sanmaktadır ...
Arsız ve sırıtkan ifadelerinin değiştiğini gördüğünüz mü hiç .. hemoroitli yerlerine tekmeyi yiyinceye kadar ...
Yüreğinize , kaleminize sağlık ...
tam kanamalı olmuş...
çok düşündürücü dizeler...
nasıl olabilirler ki...
saygılar yüreğinize..
hiçbir kötülük kâr kalmaz failinin yanına
kapansa da kanayan yaralar zamanla
selamlar
İşkence masalarında
Kabaran iştahınızla
Enseniz kalınlaşıp
Göbek altı kaşıntınız tutan
Arsız,
Yüzsüz,
Saldırgan salyalı
Yaratıklar
Nasılsınız? ? ? ? ? ….
-------
Duarlı bir yürekten bu günü ve geçmişi sorgulayan
yüreğimizi acıtan olaylardı ustaca işlenip şiirindeki mısralara dökülen sevgili tamay kalemin kırılmazsın
tam puanla
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta