Bizi ayıran tel örgü var
Kızgın çölün en ucunda,
Yırtar bedenimi dikenler
Kavuşulmaz hasretlerin.
Bir yanını bolluk sarmış
Ötesini kıtlık ve çığlık,
Boy vermeye uğraşan
Başaklar solgun susuz.
Ölgün bedenim buz gibi
Kor cehennem ateşinde,
Kollarım kesik yok elim
Feryadımı duymaz kimse.
Gözlerim ölüm mavisi
Ruhum paslı kirli teneke,
Alnımdan süzülen kanın
Gölgesi duvar ellerimde.
Kayıt Tarihi : 11.6.2010 16:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kişiler ister Müslüman, Musevi, Hıristiyan isterse ateist, şaman, putperest olsun ya da demokrat, liberal, sosyalist, komünist, radikal dinci fark etmez. Ortak paydamızdır ’’İnsanlık’’… Dünya’nın dört bir yanında ki iktidar sahibi katilleredir sözümüz. Zulüm dün Bosna’daydı. Bugün Filistin’de, Gazze’de. İktidar dün Slobodan Miloseviç’ti. Bugün Benyamin Netanyahu, Ehud Barak, Avigdor Lieberman, Ariel Sharon fark etmez. Katilin balıkçı yakalısı da aynıdır, kravatlısı da, üniformalısı da… Kiminden hesap sorulmaz veya sorulamaz ne yazık ki bu fani dünyada. Çünkü iktidar sahipleridir onlar. Güçleri ellerinde tutarlar ve gücün bir anda ellerinden kayıp gidebileceğini hiç akıllarının ucuna dahi getirmezler. Sanki bu gücü sonsuza dek ellerinde tutacaklarını zannettikleri gibi… Hesap gününde İlahi Adalet’in yakalarına yapışacağının farkında olmadıkları gibi… Akılları büyükelçi koltuğunda kalmış belli. Biraz daha alçaltalım diye uğraşıyorlar. İnsanlara tepeden bakmak soysuzluğun herhalde değişik bir ifadesi… Misafirperverlik ve hoşgörü bu olsa gerek. Ah birde kendilerinin ne kadar alçaldıklarını bir görebilseler… Ne yazık ki Hz. Musa’nın sevgili oğulları değilsiniz artık siz. Hırs ve aymazlık dolaşıyor damarlarınızda kan yerine… Birer eli kanlı katilsiniz. Katı ve zalim yüreklerinize Yehova (Allah) korkusunun düşmesidir tek temennimiz… Musevilerin; binlerce yıl diktatörlerden zulüm görmüş bir halkın, yaptıklarınıza ihtiyacı mı var sanıyorsunuz? Ne kadar acıdır ki dini bütün Museviler, onların adına adayarak işlediğiniz cinayetler, günahlar için utanıyorlar ve ağlıyorlar şimdi; Kudüs’te Ağlama Duvarı’nda, Dünya’nın bütün Sinagog(Havra) larında. İnsanlar hala ’’On emir ’’i okuyorlar çığlıkçasına; Rab’bin benim, putlara tapmayacaksın, adımı yalan yere ağzına almayacaksın, bana ibadet edeceksin, anne ve babana saygılı olacaksın, öldürmeyeceksin ve zulüm yapmayacaksın, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere şahitlik etmeyeceksin, komşunun malına ve namusuna göz dikmeyeceksin… Tarih 31 Mayıs 2010… Sabaha karşı… Uluslararası sularda gemi baskını… Hukukta bunun adı belli; gemi kaçırma, yol kesme, adam öldürme, adam yaralama, özgürlüğünden alıkoyma… Korsanlık, haydutluk ve zorbalık ne kadarda iyi biçilmiş kaftan üzerlerinizde… Alçaklık ancak bu kadar pervasızca yapılabilir. Öldürmeyi iyi bilenler, elinizdeki kanı nasıl temizleyeceksiniz bilinmez… Mavi Marmara Gemisi’nde ki ’’Gazze’ye Yardım Gönüllüleri’’nin silahları kamera, fotoğraf makinası, Bir çuval soğan, sapan ve misket. Gemide sadece yardım malzemeleri yer alıyor, silah yok… Gemiye helikopterlerle baskın yapanların fotoğrafını çekerken İstanbullu Gazeteci Cevdet Kılıçlar’ın bir metre mesafeden gelen kurşun beynini dağıtıyor, 45 cm. mesafeden 19 yaşında Kayserili Fen Lisesi öğrencisi, ABD vatandaşı Furkan Doğan’ın alnına 2, göğsüne 3 kurşun sıkıyorlar. Adıyamanlı itfaiye eri Fahri Yaldız (43) biri göğsüne gelen 4 kurşunla, Siirtli İbrahim Bilgen (60) biri başına gelen yine 4 kurşunla şehit oluyor. İzmirli tüccar Cengiz Songür (47) ’ün payına boynuna isabet eden 2 kurşun, Adanalı eski milli tekvandocu Çetin Topçuoğlu (54) ’nun payına ise biri başına isabet eden 3 kurşun düşüyor. İkisi göğsünden 6 kurşunla vurulan Diyarbakırlı Ali Haydar Bengi (39) , ikisi başından dört kurşunla vurulan dekorasyoncu İskenderunlu Cengiz Akyüz (42) , sırtından 2 kurşunla vurulan İstanbullu Necdet Yıldırım (32) diğer şehit aktivistler. Ayrıca önce İsrail’de kalan 5 si ağır (Çelebi Boran, Osman Kurç, Uğur S. Söylemez, Ahmet A.Bekar, Mehmet A. Zeybek) toplam 48 yaralı, akıbetleri belirsiz 6 kayıp… Şayetet 13 komandoları (militanları) beyaz bayrak sallayanları ve teslim olanları dahi vuruyorlardı. Aptal suratlı bir asker yerde inleyen yaralının üstüne basıp bağırıyordu: ’’one minute.’’ Şunların yaptıklarına bakın; yetimlere giden oyuncak bebekleri parçalıyor, Mukaddes Kitap’ları yerlere fırlatıyorlar. Şehitler… Onlar boşuna ölmediler ve daha önceki Filistinli şehitlerin birer parçası oldular… En azından bir umut ışığı yaktılar Özgür Filistin için... Tarih 3 Haziran 2010… Sıra sıra şehitler Fatih Camisinde… Cenaze namazları kılınıyor ve helallikleri alınıyor. Şehit Çetin Topçuoğlu’nun Eşi bağırıyor; ’’Unutma İsrail yine geleceğiz, Bu kez Kudüs’e.’’ Türk, İsrailli, Yunanlı, Alman, Amerikalı, İsveçli, Arap, Afrikalı, Asyalı veya diğerleri hiç farketmez… Bütün insanlıkla beraber… Bu olay unutulmasın hiçbir zaman… Dünya’nın her neresinde olursa olsun, bütün zulüm sahiplerini ’’insanım’’diyebilen herkes gibi nefretle anıyoruz… Sayın İsrail Hükümeti… Üç bin yıllık hasretin ardından kurulan ama kanla yoğrulmaya devam eden İsrail Devleti'nin tepesinde oturan zalim firavunlar, işbirlikçi baronlar... İsrail’de yaşayan ve barış isteyen insanlara da kulak verin. O devletin tek sahibi siz ve yanlış politikalarınız değildir. İnsanlık ve her şeyi yaratan Yehova affetmeyecek asla sizi... On Emir'e inananlar, yalanlarınıza şahit ve iğreniyor yaptıklarınızdan... Bütün Mukaddes Kitap'ları özellikle Kuran-ı Kerîm’i ve Tevrat’ı yürekleriyle okuyanlar, sizin yüzünüzü lanetliyor bir bir... An gelecek; bencilliğiniz, küstahlığınız, şımarıklığınızla işlediğiniz ahmakça cinayetlerde akıttığınız kan boğacak sizi, farkına bile varamayacaksınız… Bütün zalimlerin akıbetlerinde olduğu gibi.. Yüce Allah’ın şefaati hepimizin üzerine olsun…
Ölgün bedenim buz gibi
Kor cehennem ateşinde,
Bunun final olması gerek diğer dizeler bu eyleme doğru gelmesi gerekiyordu.isterseniz bir daha şiiri okuyup değerlendirin saygılar.
usulde, biçimde ve akışta. Ve şiir ki manada!
Muazzam bir eserdi; anlayana...
Yürekten tebrik ediyor selamlarımı sunuyorum
TÜM YORUMLAR (60)