Bir kıyamet gibi bastı kalbime bu aşk, yıkıp geçtiğinde geride kalan sadece harabe duyguların yankısıydı. İlk bakışta masum gibi görünen, ama derinlerinde yanan bir yangın gibiydi. Görkemli cümlelerle inşa ettiğimiz kalelerimiz, bu sevdanın şiddeti karşısında toz duman oldu. Gözlerimdeki yağmur, yüreğimdeki fırtına; bir tarafta hüzün, bir tarafta umut, ikisi arasında gidip gelen bir melodi gibi çalındı ruhumun tellerinde. Ve her sevda gibi, başlangıçta bir umut çiçeği gibiydi belki, ama zamanla solan bir yaprak gibi düştü yüreğimin bahçesinden. Kan davası gibi derin, geçmişiyle ve geleceğiyle örülü bir sevdanın içinde savrulup durdum, ne kendi kendime ne de ona sahip olabildim. Ve şimdi, bu aşkın geride bıraktığı enkazı toplamaya çalışırken, yüreğimdeki yara izleriyle sarmaş dolaşım.
Bir zamanlar yıldızlar kadar parlak görünen hayallerimiz, bu sevda denizinde bir gemi gibi sallandı durdu. İçinde kaybolmuş hislerimizin pusulası çıkmaz sokaklara sapmış gibiydi. Ne zaman düşünsem o ilk buluşmayı, sanki bir başka dünya, bir başka hayat gibi geliyor bana. O anki masumiyetimiz, bilmeden çıktığımız bu yolculukta kayboldu. Ve şimdi, yalnızca anılarımızın tozuyla avunuyorum, yüreğimdeki acıyla sarmalanmış bir şekilde. Bu sevda, ağır bir yük gibi omuzlarımda, her adımımda bir iz bırakıyor geride. Kan davası gibi bir çıkmazın içinde, ne ileri gidebiliyorum ne de geri dönebiliyorum. Ve belki de en hüzünlü olanı, bu sevda denizinde boğulurken bile yüreğimde hala bir umut ışığı taşıyorum.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta