Ey kalbimin yaslandığı ikametgâh...
Varlığıyla güneşi gölgelendiren,
Yokluğuyla kamer’i hapseden sevgili...
Adın, bu alemde lâl olmuş ademi çıkarır sükûttan...
Kurumuş dualar düşer sabahın çiğ tanelerine,
Tohumlar seninle çatlatır kabuğunu...
Söyle sevgili...
Sana kapılmamak,
Deryanın mavisiz kalması kadar
Yalnız ve eksik değil mi?
Gelişinle kelebekler terk eder kozalarını,
Gidişinle yitirir hepsi canlarını,
Ve cananlarını...
Sesin, geceyi yaran bir ney gibi,
Gün batımında yorgun kalbime şifayla dokunur.
Gülüşün, and içmiş hilal misali karanlığı aydınlatır.
Adını bir kez duysam, sayısız atmış nabzım, acemice kendini şaşırır...
Söyle sevgili...
Sana tutulmamak,
Gökyüzünün yıldızsız olması kadar
anlamsız değil mi?
Ah sevgili...
Yokluğunda titrek kandil ışığında seni düşünürüm.
Hasretin: Kabuk bağlamayan bir yara,
Avuçlarımda sönmemiş bir kıvılcım,
Gözlerimde yağacak bir yağmurun habercisi…
Dilimin ucunda hiç bitmeyen bir dua...
Şimdi söyle sevgili...
Sana sevdalanmamak,
Ateşin ısıtmaması gibi
Ters ve imkânsız değil mi?
11.06.2025
Serpil ÇavuşoğluKayıt Tarihi : 18.6.2025 03:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!