Vagonların arasına sıkışmış bir yavru kedi
Sadistine sevdalı bir mağdur
Aynada sadece kendini gören kör bir kambur
Çok yerler geçti de
Hiç inmedi,son istasyonu bekledi
Vagonlar yalnızlık yığınıyken
Sokak pusluydu ama o hep bekledi
On yıl süren yolculukta
Ruhu çocuksu yaşlı bir kambur
Son istasyona yol almış bedeni
Karanlık dehlizlerden geçti de
Bir gün of demedi
Varılacak son menzile “merhaba”yı bekledi
Yaşamla ölüm arasına sıkışmış bir kambur
Suya yazmaktan yorulmuş elleri
Ve taş yığını kentin sokaklarında
Kaybolan kırgın bir şairdi o yalnız
Karınca sabrıyla ilmek ilmek
Dokuduğu yuvada hayalperest bir kambur
Elanın gamzesine ömrünü gömmüş
Son istasyonda karşılanmayı bekleyen
Tahta bir bavul gibi
Sessiz ve ıssızdı o
Umutla beklerken hala
Sarı yaprakların ardına gizlenmiş
Ve yaslanmıştı duvara ürkek bir kambur
Çok yanlışlara düştü de
Ruhunu hiç kirletmedi
Boyun eğdikleri mi şeklini bozan,
Ruhuna yükledikleri mi yoksa?
Hangilerini kendi seçti,
Ya da hangileri kaderdi?
Sorgulaya sorgulaya tükettiği hayatta
Yine de sevgiyle bekler ihtiyar bir kambur
Suya yazı yazmakytan yoruldum
Taş yığını kentin
Kırgın şairiyim
Tek sahip olduğum onurum
Kocaman yüreğimle
Mutlu olmak için gerçekçi olmak gerek
Oysa ben
Düş prensimin
Çenesindeki çukura ömrümü gömdüm
Taze hayallerle
Peşinden sürüklendim
Masum yüzün ardına bakmadan
Polyanna titizliğinde besledim umudu
Kayıt Tarihi : 6.7.2015 18:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!