Geçmişine düşse ecdadına sarılır,
Sırat gözlerin.
Osmalı'dan kalan bir acıyla düşürüyorum düş gövdenin gül bahcesinden gözlerimi...
Henüz saat 4 e sürüklenirken,
Fatih'ten yukseliyor adın.
Suleymaniye'de bestelenip,
Feth edilmememiş zerafet yüzünle beraber secde ediyor yüreğime...
Bir tepede sancak gibi düşmeden bismillah kadar taze gülüşün.
Barbar kirpiklerin,
Canımı okuyor bu mısrada,
3 saat dövdüğü elleriyle kılıcını kavrayarak.
Bu mısra da kalu beladan...
Canın,
Okuduğum en fevri şiir..
Adının bir yerlerinde tecvid var.
Oysa ben; kaybolduğum fizan sularında hicazdan bir makamda hat hat yapıyorum,
Adının ilk dört harfini...
Kerbela kadar büyük beni büyülediği,
Fatıma ruhuyla gözlerin..
Ahir zamanda bir şiir gibi nefesin,Misk-ü amber.
Ve Zuleyha gizeminin en gizli fısıltısı teninde.
Ben Yusuf misali nefsime engel..
Bu ihtiyar
Adına kenetlemiş Kara şovalye...
Miğfer bilirim seni,
Hafızladığım boynuma takılı başımda.
Bu üstüme giydiğim kara elbise,
Senden devşirilidiğim gün,
Beşerin inandığı güzel kokularla giyildi.
Ve bilesin ki derman
kul'un kül olduğu fermana yalvardığı gün bitti...
Kayıt Tarihi : 18.6.2015 00:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!