mekke mihrap
medine minber
kıblenin yöneldiği cepheye
kabe’ye doğru
kalbimize kilitlenenler
mihraba yönelmek
Bir’e doğru incelmek
amansız bir savaşı gerektirir
adı konmamış çekişmeleri
mekanla anılmayan harpleri
harbin ana cephesini
şöhret bulmamış vuruşmaları barındırır
hira diye kodlayabiliriz belki
nur dağı’nda gece vakti
yalnızlıklar içinde geceleyen o zat
nefsiyle hesaplaşmadaydı
benliğini aşma derdindeydi
var oluşunu
anlamlandırma telaşındaydı
elinde silahlar değil
kalbinde sorular vardı
hangi zırh gelirse gelsin önüne
delip geçen,
yakıp kavuran
soru oklarını fırlatmadaydı düşmanına
cevapsız sorular indi yakıcı siperine
o kadar derinden ve sessizdi ki bu harp
hiçbir mekke’li müşrik
o’nun dağa gidişini
tehdit olarak görmedi
başlarına iş açacağına inanmadı
bir mihrabı inşa etti o
gizli saklı
o sözsüz silahsız
harbi başlattı
tarafları belliydi bu savaşın
mihrap
nefsin ben mi, yoksa Rabbim mi diye kıvrandığı
benliğin ben bana aidim diye kendisiyle hesaplaştığı
heva ve hevesin
ben çok önemliyim diye
kendini tarttığı kavga yeri
kabe’nin eteğinde
mekke’nin göğsünde sürüp giden bir savaştı
sağ elde güneş, sol elde ay olsa da vazgeçilmeyecek
bu denli mekan-üstü bir davaydı
mekke’nin reisliğini hiçe sayacak kadar
iktidar ötesi
zaman üstü bir harp ki,
şimdilerde her mihraba yönelişte
içimize kıpır kıpır sokuluveren darlanmalar
ne zaman bitecek bu namaz ki diye
içimizin içine doğru sinsice seslenen çekişmeler
o savaşın yeni cephesi
mihrap
şeytanın hileleriyle çarpışma yeri
heva ve hevesin öncelikleriyle savaşma yeri
dünya meşgalelerinden
düşünce dağınıklığından
yağma edilircesine sıyrıldığımız siper
mihrap
zamanca ve mekanca dağılmışların
iyyake n’abüdü..nün nununda
cemaat halinde toplanıp
birlikte teveccüh ettikleri
can havliyle sarıldıkları duvar dibi
yüzlerini yabancılık ve yabanlık kirlerinden
gözlerini uzaklık ve karanlık lekelerinden
temizledikleri hesaplaşma yeri
vallahi
sen, Rabbim katında en sevgili olanısın
bana, senden daha güzel
daha sevgili yurt olmadı
göklü olanın
yer’li olan her şeyden istiğnasın mihrap
yönü ne güneyden kuzeye
ne doğudan batıya doğru
kalpten kalıba doğru
içten dışarı doğru
kendine devlet olmaktan
kendine devlet edinmeye doğru mihrap
hira’daki ben yalnızlığında
inşa ettiği ilkeler üzerinde yükseldi mihrap
her defasında enfüsi harbini
yeni ufuklarda sürdürmeye hazırlandı
mahzun olma, Allah bizimle beraberdir diyen
bir kez olsun anlayabilseydik
mekke’yi mihrap eyleyen harbi
o zaman miracı
alelade bir gece yolculuğuna indirgemez
o perdesiz diyalogun anahtar kelimelerini
zirveye uçuran o/kulun tefekkürünü
keşfetmeye başlardık
bir kez olsun anlayabilseydik
mekke mihrabının önünde olup biten savaşları
uhut harbinde sevdiklerini yitirdiği kadar,
şefkat uğrunda önceliklerini de şehit verdiğini
bir kıyamet dehşetiyle hissetmeye başlardık
bir kez olsun düşünsek
mihrab’ın anlamı üzerinde
‘Allah kuluna kafi değil mi ‘ ayetini de yazardık
kalbimizin her yerine
O’na doğru giden her yolun üstüne
bir kez olsun düşünebilseydik
mihrabın iç harbini
minberin basamaklarından dışarı taşan
o manevi aşamayı
yönü ne güneyden kuzeye
ne doğudan batıya doğru
mihrap
kalpten kalıba doğru
içten dışa doğru…
kendine devlet olmaktan
kendine devlet edinmeye doğru
redfer
Kayıt Tarihi : 16.12.2024 08:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!