Kalp Kırıcısından Kalbine İnciler ….

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Kalp Kırıcısından Kalbine İnciler ….

Kalp kırılınca harflerde kırılıyor.Kırdığınızdan affını dilemek için kullandığınız sözcükler kırık, cümleler hep can kırığı olur.Bu yüzden kırılmış bir kalbi onarmak için kırmadan önce gönül ustası olmanız gerekir.Kırılan kalbi onarmak için yıllarca aylarca kalfalık yapsanız dahi bir daha belki usta olamazsanız.
-Bir gerçek var ki bu gerçeği bilen, algılayan, bu gerçeğin süzgecinden gönlünü sızdıran, bilince, mutlak doğruya teslim olanlar her zaman usta olabilir.
-On sekiz bin alemin sahibi Yüce Allah’ın en güzel ustalık sanatı insandır. Ki Yüce Allah affediyorsa biz aciz kullar acziyet eczanesinde inkar ilacı ya da zakkum ilacı sunmakla neyin bedelini ödemiş oluruz.
-Yüce Allah, bütün kalplerin ustası …Her şeyimizi affederken ,her hatamıza rağmen şefkatini, rahmetini,esirgemiyor.
Peki cüzi iradenin irdeleri olarak neyin peşindeyiz.Gönül yapmaya geldik, yıkmaya değil.
-
Bir sırdır; ateşi köze ,özü aşka, beni sana sunan gerçeğin.

“Dünyayı Dolaştım Giymedim Başıma Taç,
Ne Zengini Tok Gördüm Ne de Fakiri Aç,
Yarabbi Öyle Bir Fevzi Kanaat Ver ki;
Namerde Değil Merte de Eyleme Muhtaç..
Şu Çeşmenin Haline Bak, Su İçecek Tası Yok,
Kırma Kimsenin Kalbini Yapacak Ustası Yok... “
YUNUS EMRE

Sevgi mimarının çeşmesinden akıp gittim. Pınar başında sana doğru akan Yunusluğumun dizeleri aktı.
-Kalbinle doya doya içmelisin beni. Yine Yunusluğumdan…

“Cümleler doğrudur sen doğru isen,
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen”

Mutlak doğrulara kalbimi teslim ettim. Yüreğimi yıkadım asil, asıl ve Aslılığına ait olanların paylaşma paydaşı oldum.

-Sensizliğin denizinde boğan hayattan kaçarken yine Yunusluğum yüzdü aldı beni dizelerle getirdi sana.

“Paylaştığın senindir, biriktirdiğin değil...! ”

Yarım kalmış, yarim kalmış kalbin cümlesinde özne olamazdık.Sen ta cümlenin başından beri bütün aşkın yükünü çeken yüklemdin.Her yerde, serde, arda, aşkta beni vurgulıyordun.
-Aşk cümlemizin vurgulanan öznesiydim.Kim sorusunun direk sahibiydin.
Bu sahiplik gücün enerjisiyle sahibeliğinin sahabesi gibi mistik duruşlar serdin.

-Öz gücünü özüne, özünden özneme geldin. Yellerin eller arasında esti gürletti beni.Bütün alem gördü samyelinde sıcak esintilerini.
-Karayellerin kapladı kara bağrımı. Poyrazlarında Köroğlu gibi estim gürledim çevrende.
-Aşka alizeler estirdikçe Hint Okyanusunda okundu usumun senli tümceleri.
-Kalbimi sakladım Kızıldeniz’in en kızıl , en musa’vi yerinde.

Sevi imbiğinden çekiliyor vuslatın direği.Burnumun dibine kadar aşk kokuyorsun.
-Kırılacak kalbimiz yok Şulenar.Kalbimizi kıranlara karşı kırk ayak da olmadık.Kırık bir mazimiz de yok.Kırık mızrapların raksında oynadık aşka.

Sahibini arayan vedalarımın madalyasını koynunda, b’oynunda taşıyan imgesel güzellerim var.Şairim ya yazılarımda yaşar güzeller, güzel anlar, cümleler.
Sahibemin gölgesinde ihsan olup aşk dilenceliği yapma. Aşkı kalbine çeşme yapalı benimle aynı pınardan akalı epey oldu.
-Yazmak ile yaşamak.Yaşamak ile yaşadığını yazmak arasında Arasat.
Araf’a düşmüş düşlerin kalbime kırık harfler bırakıyor. Artık dayanamıyorum, yoruluyorum gibi gitmeleri bombalayan fiil çekimlerin var.
-Böyle atom kadar içli cümleler kurma sevgilim. Ben atomlarla ölmem; ama en ufak gidişinle ölürüm …

"Ellerini ver, öpeceğim..."
Ki öptüğüm el el’in olamaz…
Ki öptüğüm el, artık aşk kokar…
Uzat ellerini, el içinde öpeceğim…

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 22.3.2013 18:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan