Bazen gökte susuzluğa hasret kalan toprağa bulut iken,
gün geldi yağmur olduk tomurcuklarını yeşertip sunsun diye evrene;
tadını, kokusunu ve de rengini..
Bazen yeryüzünün güzelliklerine ırmak olup akarken birden bire okyanus olduk bu evrene...
Bazen de özne ve nesne ikilemine son verip gün ışığı olmak istedik birbirimize; uykuda gördüğümüz rüyayı gerçek sanıp yabancılaşmayalım
ne içimize ne de dışımızı diye...
Ama nedense başaramadık bunu.Demek ki dünyanın en zor işiyle yüzleşmenin zamanı geldi de geçiyor bile..
Bugün artık bıçak kemiğe dayanırken ya da dayanmışken yarınların ne getireceği endişesi ve korkusuyla tuhaf garip davranışlar içinde boğulurken
boğmaya başladık kendi kendimizi.Bir yandan da suçlamalar ve tehditler de
neyin nesi anlamak pek mümkün değil...
Birbirimizin içindeki güzellikleri keşfedip sevgi çiçekleri ekelim diye düşünmekten kendimizi alıp acaba ne zaman uygulamaya geçeceğiz? !
Hadi dostlar iş başına.Gönüllerimizce, kalemlerimizle bir meşale de biz yakalım karanlığa...
Bilinçli,dürüst sorumluluğumuzla başarı ve mutluluk şiirleri,şarkıları yazıp
söyleyelim,dinleyelim kardeşçe,dostça..
Hep birlikte el ele tutuşup oynayalım.Bazen arada bir maziye bakıp, gülüp geçelim olup bitene, aklımıza ders olsun diye...
Kayıt Tarihi : 24.8.2007 15:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)