İnsanoğlunun varoluşuyla birlikte, bilgi arayışı ve gerçekleri keşfetme çabası da başlamıştır. Fakat bu arayış, yalnızca dış dünyayı anlamaktan ibaret değildir; aynı zamanda insanın iç dünyasında, kalbinin derinliklerinde ve ruhunun inceliklerinde bir yolculuğa çıkmaktır. Bu yolculuk, Allah’ın kelimeleriyle şekillenir. Kur'an’ın bize sunduğu derinlikli anlamlar, insanın varlıkla, toplumla ve tarihle olan ilişkisinde en temel referansları oluşturur. “Kalem, Kelime ve Sır” bu yolculuğun mihenk taşlarıdır ve insanın her zaman hatırlaması gereken bir hakikati taşır: Allah dilemedikçe kimse dileyemez. Kur'an’da, Allah’ın ilminin her şeyi kuşattığı ve her şeyin O’nun takdirine bağlı olduğu vurgulanır. “De ki: 'Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.'” (Tevbe Suresi 51. Ayet). Bu ayet, hayatın her anının Allah’ın ilmiyle yazıldığını hatırlatır. Âdem yaratılmadan önce kalem yazmaya başlamış ve mürekkep kurumuştur. Yani, bizler yazılanı yaşıyoruz. Allah’ın kudreti ve ilminden başka hiçbir şey, hayatımıza yön veremez. Bu, insanın hem teslimiyetini hem de tevekkülünü öğreten bir gerçektir. Kalem, sadece yazmakla kalmaz, aynı zamanda yazılanı yaşatır. İlim, tarih, toplum ve insanlık üzerine düşünen, araştıran ve okuyan kişiler, yalnızca mevcut durumu değil, geleceği de okuma yeteneğine sahip olabilirler. Çünkü Allah’ın kelimeleri, zamanın ötesine geçer. Vahiy, hem geçmişi hem de geleceği barındırır. Bu bağlamda, kalem yalnızca bir yazma aracı değil, aynı zamanda Allah’ın kudretinin bir yansımasıdır. Kalemi anlamak, kelimeleri doğru bir şekilde kavrayabilmek, insanın iç dünyasında bir farkındalık yaratır. Sır, Allah’ın kelimelerinde ve vahyinde gizlidir. Her kelime, bir anlam ve bir derinlik taşır. Bu sırrı anlamak için insanın hem kalbi hem de aklı doğru bir şekilde yönlendirilmelidir. Said Nursi gibi büyük âlimler, bu sırrı keşfetmeye çalışmış ve insanlığa rehberlik etmiştir. Nursi, Nebimiz Muhammed’den sonra Levh-i Mahfuza nazar edebilen nadir insanlardan biriydi. Geleceği görebilen ve hayatını bu bilgelikle şekillendiren Nursi, insanın yazılı kaderiyle, kelimelerin derinliğiyle nasıl iç içe geçtiğini gösterdi. Vahiy, sırları açığa çıkaran bir anahtardır. Eğer insan, bu sırra yönelirse, hem geçmişi hem de geleceği doğru okuyabilir. Kur'an-ı Kerim’in Lokman Suresi 27. Ayetinde şöyle buyurulur: “Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Bu ayet, Allah’ın kelimelerinin sonsuzluğunu ve tükenmezliğini anlatır. Her şeyin bir başlangıcı ve sonu vardır, ancak Allah’ın kelimeleri zamanın ötesindedir ve her şeyin içinde varlık gösterir. İnsan, bu sonsuz kelimeleri anlamaya çalıştıkça, hem kendi varlığını hem de evrenin işleyişini daha derinlemesine kavrayabilir. Vahiy, insanın gözlerinden önce ruhuna dokunan bir ışık gibidir. "Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile." (A'râf Suresi 198. Ayet) İnsan, bazen dışarıdaki gerçekliği gözleriyle algılar, fakat kalbinin derinliklerinde bu gerçekliği göremez. Vahiy, insanın sadece gözleriyle değil, ruhuyla da görmesini sağlar. Gerçek, sadece gözle görülen değil, aynı zamanda gönül gözüyle de algılanabilendir. Kalbinin perdelerini aralayan kişi, Allah’ın kelimelerinin ışığında hem geçmişi hem de geleceği okuyabilir. Kalem, kelime ve sır, insanın varlıkla olan ilişkisinin en derin boyutlarını ortaya koyar. Allah’ın kelimeleri her şeyi kuşatmış, zamanın ötesine geçmiş ve insanın iç dünyasına dokunmuştur. Geçmişi ve geleceği anlamak için insanın kalemi doğru kullanması gerekir. Bu, yalnızca yazmak değil, aynı zamanda yazılanları derin bir içsel farkındalıkla yaşamaktır. Vahiy, sadece bir öğreti değil, aynı zamanda insanın ruhunu arındıran, ona huzur ve mutluluk veren bir kaynaktır. Said Nursi ve diğer hidayet önderleri, bu sırrı çözme yolunda bize örnek olmuş ve kalemlerin gücünü insanlığa göstermiştir. Bu yolda ilerlemek, yalnızca bilgiyi değil, aynı zamanda ruhsal bir derinlik ve huzur arayışıdır.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta