Kaldırımlar Şiiri - Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl Kısakürek
339

ŞİİR


3341

TAKİPÇİ

Kaldırımlar

I

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

II

Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!

Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...

III

Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.

Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

Necip Fazıl Kısakürek
Kayıt Tarihi : 23.11.2000 15:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas

    kentin yapay şelalelerinin
    uğultusuna karışırken egzoz dumanları
    ve dolmuşlarda uzak mesafelerin ayakta
    yolcuları, her tümsek ve her çukurda sarsılırken
    ve gürültü bezgini kalabalıklara kaldırım taşları
    tuzakken her yağmur sonrası,
    betonla örtülü bulvarda;
    tabiattan koparılan ağaçların dallarına siner
    ve kendi iç kuytusunda yaşar,
    ıssız aşk…,

    perdeli ve mahrem bir dil kokar kalemin,
    felsefe kadar serin kanlısın,
    hukuk kadar düzenli ve,
    ilahiyat kadar da hayatsın sen,
    nun aşk…,

    bahar yağmurlarını getiren kaba yel gibi
    uçkun esen ve oldukça kalın mizacınla,
    kaderindir senin masum dizelere yolunun düşmesi,
    dizelerin ki aşktan utanmaz
    ve aşikârdır aşka dair muradın,
    gizlemek ar gelir sana,
    sevgilinin kokusunun sindiği yerdir vatanın
    sad aşk…,

    ah salgın gazisi kıymetlim;
    iffet/merhamet/zarafet sende bulur nefes
    ve paytak paytak yürüyen penguenlerin,
    peltek peltek; tam peltek çığlıkları yankılanır
    içinde senin,

    ki kaçak ve
    ışık hüzmesine,
    kapandı
    kapı…
    eşikte
    yalnız
    ikisi
    ikiziyle,
    diz dize
    dizelerde…
    fısıldaşarak,
    yalın ayak baş kabak,
    kapladı
    serap
    yüzünü,
    çölleşen
    kalbini,
    kederli
    kum
    tanelerinden
    sakınarak…,
    açtı
    kafesini
    tutsak;

    kırptı
    kanatlarını,
    sığındı
    yorgun
    hurma
    ağacına,
    uyudu
    kaçak,
    oruçlu
    kollarında…,

    vuruldu
    kilit,
    kenetlendi
    göz,
    sustu
    şiir;
    kalın
    bordo
    perde
    çekildi
    kat kat…,

    denize
    saçıldı
    altın
    pullu
    balıklar,
    kuytuya
    ağardı
    gün…,

    kapandı
    kapı…,
    eşikte
    yalnız;
    kızıl
    saçlı
    kanayan
    diz/e…,

    kalbinde,
    dilsiz
    ışık
    hüzmesi...,
    ah;

    Cevap Yaz
  • Nurşenel mercimekoğlu
    Nurşenel mercimekoğlu

    Kaldımlar

    Cevap Yaz
  • Fatma
    Fatma

    Teması ne

    Cevap Yaz
  • Hamza Sağdıç
    Hamza Sağdıç

    Kaldırımlar yol onun varlık onun gerisi hep angarya yüz üstü çok süründun ayağa kalk sakarya

    Cevap Yaz
  • h4ydros
    h4ydros

    Hoca proje verdi 10 kıtasını içim dışıma çıktı
    (yarına)

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (248)

Necip Fazıl Kısakürek