Kalbin sırları Şiiri - Yusuf Tuna

Rabbimiz, insanın nefsinin kalbini hakikati farkeden bir uzuv olarak tanıtmaktadır,
Kalpte,görmenin yanında kalp gözünün olması kalbe ayrı bir önem katmaktadır.

İşitme(kalp kulağı) ve fıkıh etme hassası(fuad) varlığı ile kalp organların hasıdır,
Aynı zamanda fizik ötesini algılamanın, aynel yakine ulaşmanın bir vasıtasıdır.

Bu yüzden Rabbimiz bu vasıta bakımından yetersiz kalanlara ihtar etmektedir,
Kalbin iyi olmamasından dolayı hakikati anlayamıyacaklarına dikkat çekmektedir.

Çünkü, Rabbimizin gerçeklerini görmeyi engelleyen körlük gönülün darlığıdır,
Bunun böyle olmasına sebep kafa gözlerinin körlüğü değil,kalplerin körlüğüdür.

Basiret, kalbin bakış ve görüşü olup, Allah'ın kalpteki nuru ile aydınlanır,
Fizik ötesi tüm olaylar Allah'ın gerçekleri onunla idrak edilerek algılanır.

Allah'ın hakikatlerini yakalayan kalp ile insan Hakkın feyiz nurunu almıştır,
Hz.Muhammed SAV Efendimiz ve Sahabe birer basiret ustası olmuştur.

Hz.Mevlana: İnsanoğlu gözdür, gerisi deriden ibarettir diye söylemiştir,
Göz ise Dostu yani Yüce Allah'ı gören gözü anlamak marifettir demiştir.

Nefs-i emmarede bulunan herkesin kalbi hastadır,bunlar kötü yola gidebilirler,
Hasta kalpler nefsin iki yönlü olmasından imana da veya nifaka da meyledebilir.

Hangisi galip gelirse kişiler o tarafa meyleder,nefsin ağırlığı ile hareket eder,
Başka bir deyimle, kişi ya irşad yoluna doğru veya gay yoluna doğru gider.

Nefis başıboş bırakılırsa,şeytanın sığınağı olan nefs insanları halledecektir,
Şeytanın telkinleriyle, cehennemin en alt katı olan Esfel-i sâfiliyn'e gidecektir.

Eğer nefs,tasfiye edilirse Ahsen-i takvim'e dönüşerek,ruh halleriyle hallenilir,
Böyle olan insanlara kalp gözü açılmış,bir çok şeyi bu gözle görüyor denir.

Kalplerinde hasta olanların bu hastalıktan kurtulmaları zordur,
Yalan söylemeleri nedeniyle de onlar için acıklı bir azap vardır.

Kalpleri kötü olanların diğer beş duyu organı kötü kalbe takılır,
Onun için dünyada görevlerini yapamıyacağına dikkat çekilir.

Kalbin mühürlenmesi, boş arzuları ilah edinme ile özde sınırlı kalmaktadır,
Allah'ın nimetlerine nankörlük, azgınlık, zulüm,gibi sebeplerden olmaktadır.

Kalbi mühürlenler artık insanca ne görebilir, ne duyabilirler,
Ne de hayatta olanları ne anlayabilir, ne de yaşayabilirler.

Kalp marazları kalbi katılaştırarak paslandırır kalp kötülüğe doğru varır,
İnsanın kalbinin Sırat-ı mustakiym yolunu tıkayarak onu Allah'tan koparır.

Mühürlenmiş kalpler bir manâ çevresinde birleşme, onlar kötü yola giderler,
Çünkü onlar birliğin en emin yolunu, tevhidi yani Allah'ın birliğini inkâr ederler.

Hasta kalplerin selim olması, şifaya kavuşması Hakka şükür ile mümkündür,
Kalplerin kötülükten kurtulması ise yumuşaması ancak zikirle mümkündür.

Muhakkak ki zikirden başka faktörler de vardır,bunlar insana huzur vermektedir,
Zikir ile beraber oruç, namaz, hac, zekat, tebliğ, cihad gibi emirleri içermektedir.

İnsanların diriltileceği gün Allah'a temiz bir kalple gelen insan elbette çoktur,
Temiz kalp ve iyi amelden başka kimseye malın ve oğulların faydası yoktur.

Demek oluyor ki, selim kalp dünya hayatımızda bir hedeftir,
Bunun içindir ki, selim kalp dışında kalan her şey; bi taraftır.

Din hayatının amacı,selim kalp ile temiz aklı özde birleştmektir,
İnsana selim kalbi kazandırmak yani irşadı gerçekleştirmektir.

Kalbin selim olmaya giden yolunda zikir çekmek takvayla rütbeyi yükseltir,
Kalbin Allah’a dönmesi (müniyb kalp) kişiyi mutmain bir noktaya yükseltir.