Ağaçlar ne kadar birbirinden uzak gibi dursada
onlar köklerinde bir bütündürler.
Kainatta bazı insanlarda öyledir.
Gözünüzün gördüğü bir ağaç yaprağı nasıl savruluyorsa
çok ötedeki ağacın yaprağıda aynı anda savrulur.
Onları aynı anda derinden hissettiren
manevi bir rüzgar dokunuşudur.
Hissedebilmenin ne zamanı nede mekanı vardır.
İnsan kendini kendinden soyutladığı an,
yaşamın ruhuyla buluşur.
Orada ilham görülen değil,
gönlümüzün gözü olur ve görüşlerimize ses katar.
Ne kadar çok şey anlatıyor derin sessizlikte olanlar.
Yaşamın sessizliği o kadar çok şey anlatır ki;
Yaradılış gereği, öze bir duyuş mührü olur.
Buyüzden yaşamak sözümüz olur yalnızca özde.
Dökülür içten içe her bir esintide sinemizde ses olur.
Anlamaya, anlatmaya, anlaşılmaya,anlaşmaya aynı anda
hep bir anlam olabilmek, ayrı bir zaman olur.
Mucizedir hissetmek ve hissedebilmenin hissi
yaşama en güzel beliren duyuşlar görsellik olur.
Mısra olur iki söylem ancak söylemde duyulmaz olur.
Kendi mısrasının asrında sır olur.
Sırra erebilmenin lütfunda yaşam kalbe şiir olur.
Duyabilen ile, görsel bir iç seste sesleşirler.
Sessizlikte daima sesleşip şekillenirler.
Herşey göründüğü gibi değildir bazen.
Sizin görüşünüze ses olan, sizin gönlünüzle gelir dile.
Yaşama sabit görünen varoluş,yaşama değil
sizi içinden yaşam dışı algıda yaşamaya
ve yaşanılmaya sabitler.
Her bir varoluş, kendi sınırları kadar sınırsızdır.
Herşeyin mutlaka bir sınırı var algınında dahil.
Ancak mutlak sınırsızlık algılamaz sadece
algıdır sınırsızlığa dair.
İnsanın sınırsızlığı hiç birşeyle sınırlandırılamaz.
Çünkü yaşam kendi sınırlarında insanı bir sınıra iletir ki
orası artık yaşamı dahi aşabilen kendi sınırsızlığındır.
Kendi içinde bi dünya olanlar daima kendinden
yaşama bi dünya katarlar.
Ve kim bilebilir ki o iç dünyaya varmadan?
İçindeki bilinmez nice güzellikleri keşfedebilmek içindir insan.
Buyüzden dünyayla bir bütün olabilmek,
önce kendi içinde bir uyumu gerektirir ki,
yaşayabilen daima kalpten hissedebilsin.
Kendi güneşinizi içinizde tutabilecek kadar
ruhunuzun aydınlığına ihtiyacınız var.
Düşüncelerimiz her bir gel gitte kendimize döngüdür.
Yağmur daima bir inanç üzerine yağar.
Yağması gerektiği için değil.
Buyuzden daima ruhumuza bir serinlik hüznü katar.
Ve o hüzün aynı zamanda bir ferahlık duygusu sunar.
Kendimizi içimize dokunan yaşama bırakmak
onunla aynı anda kendi gerçekliğimizi yaşamaktır.
O kendi içinden yalnızca sizi sunacaktır size.
İnsan gözlerini kapattığında karanlık olacağını hisseder.
Oysa hiçbirşey insanın karanlık düşüncesinden daha karanlık değildir.
Karanlık düşüncelerde kalması insanın daima ruhunu karartır.
Bir an düşüncenin karanlığı olsada insan daima duyuşunun aydınlığına ulaşabilendir.
Oysa gönül aydınlığı, gün yüzünden öte bir aydınlıktır.
Bazen insanın gönül aydınlığı, gün yüzünü dahi gölgeler.
Sizin bakışınızın ışığı, daima içinizde ki evrenin dış dünyaya
bir yansıması ve yönüdür.
Kalbin kutbu ve sonsuz yörüngesidir.
Kayıt Tarihi : 3.4.2013 21:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!