kocaman bir sürpriz ile göç başladığı gibi bitecek
gündüze dönüşecek alemin rengi
gündüzler akşama akşamlar geceye
vedasız ayrılıklar karanlığa doğru
gecenin siyahıyla sarılacak şekiller
bir yok oluşun içinde sevdalarımız
vakitler arasında uçurumlar
gözler gözlere değmez olacak
ışığın bile varamadığı isimsiz boşluklara
kocaman bir sürpriz tenhaların yanağında demlenecek
ayrılığın közünde pişirilecek sessiz çığlıklarımız
gölgeli kederlerin dudakları arasından sızacak hüzün heceleri
yaralı bir güvercin gibi çırpındıkça yırtılacak karanlık
bir yamaç kenarı yalnızlığında açacak çiçeklerin en güzeli
hicranlı sürgünlerin avuçlarında tazelenecek vuslat
soğuk gecelerin yakasında ışıldayacak sabahın fecri
kocaman bir sürpriz neşesinde olacak rengarenk tecelliler
ince dal uçlarına dizilecek sabır taneleri
kalp çeperlerimize düşen ümitler çağlayacak
dudak kıvrımlarını memnun edecek müjdenin sesi
acılarımızın göğsünde taş somutluğundaki göç sancısı
kalbimizin odacıklarında can hışırtısı
cehennem sıcağında güneşin yüzü
yarıp geçecek dünyamızın kızıl tenini
bir çırpıda savrulacak kanımıza karışan ışık tozları
kocaman bir sürpriz ile açık avuçlara çizilecek rotalar
ıssız sokakların yalnızlıklarına sağanak olacak birden
bazen bir uzayışın salıncağında beklemeyi bekleyecek
bazen kaskatı duvarlarca örülecek özgürlüklerimiz
zaman bugün olacak dostlar düşman olacak
uygun adımlarla yürüyeceğiz yollarında
kocaman bir sürpriz olacak gümüş rengi bir mektup
yedi kat göklerde razı olan razı olacak
ayaza kesilecek karanlıklarımız
ipek yolunun faili meçhul adamları
bir postacı kılığında dolaşacak sokaklarımızı
kapı kapı, hane hane
sevinçlerle aydınlanacak yüzlerimiz
muştular geldikçe gelecek üçer, beşer
bir nur kadar hafif gece sona ermeden
kocaman bir sürpriz olacak zamansız fırtınalar
içimizin kopmayan ipiyle darağaçlarına bağladığımız
unutulmuş dalgalar vuracak kıyılarımıza
kurulu bombalar bırakacak yalnızlığımıza
tik tak, tik tak...
ansızın bin parça olmak için
koca bir sürpriz son çare son direniş mevzii
hangi mezura ölçüp biçebilecek ki kalbimizin acılarını
hangi hoparlör aktarabilecek ki yüreğimizin sesini
ağlayacak bir vaktimiz bile olmayacak
yokluğundan bile habersiz
silinip gitmek üzere
yanıp yakılmış bir ağacın kömürleşmiş dalları gibi
adı konmamış bir ağaç kadar unutulmuş
kocaman bir sürpriz ruhumuzu teslim alacak
sarmaş dolaş gecelerce şehrin kaldırımlarını
en güzel insanları alıp götürecek ölüm
kalbi buruk anılar bırakacak önce düşlerimize
sonra özlemlerini gecelere
sonra ayrılıklar, sonra matemler
sonra koca bir mezar sessizliği
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 25.11.2021 02:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!