Kakülü Alnında Köyüm

Songül Canbaz Kaya
12

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kakülü Alnında Köyüm

KAKÜLÜ ALNINDA KÖYÜM
Nereye gidersen git,geldiğin yeri unutma asla...

Yelesi hür at misali koşarcasına uzaklaştım
Günlük karaya çalan yaşamdan,
Alışılmış yaşadıklarımdan,
Saatin yedi baskısından..
Hoyrat kalabalıklardan,
Boğuk dolu dizgin kornalardan,
Dört mevsim gri bildiğim,
Görmediğim gökyüzünden,
Uğultu dolu şehrin adsız sokaklarından,
Özgürlüğünde,aşkını ezberlemiş özgürlüğüne koştum,
En özgür olduğum,küpeleri ay parıltısı yere,
İşte benim kakülü alnında, köyüm.
Hatırşinas toprağım,
Ve cevval geçmişim,
Ve körpe gözlü çocukluğum,
Ve güneş sarısı düğünlerim,
Ve tepelenmiş yaslarım,
Ve masum bayramlarım,
Ve gümüş pullu seyranlarım,
Ve de ben,
Bana ait tek yere,
Ora benim,
Ben oralı, benim.
Gayrısı başkalarının...

Gün,gelincik alası konakların üzerinden ağarıyor,
Seyrini sevgili gibi özlemişim.
Sabah,kup kuru soğuk,öğle kuru kavruk sıcak,
Akıp giden ırmakta,gezineyim yalın ayak,
Suyun ışıltısına, ne mümkün vurulmamak,
Bir avuç köyüm,
Bir kaç gündü, günüm,
Bir ömürdü yaşattığın,
Benim kakülü alnında köyüm.

İçine kapanmış evlere,ihtiyarlık sinmiş,
Kapısında oturan analar,yalnızlığın duvardaki resmi,
Kucaklarında kalan acı,burkulanmış,
Koca hayat hüzünlü bir mani,hey gidi...
Giden döner mi?
Tanıdık yüzler çarşı pazar,
"Sen bizim filanca değil misin,hele hoşgeldin"li sarılmalar,
Gözlerimin içinde kuruyan çiçekler,
Umutla şenlenir,yeşerir,özlemle sevişir...
Unutulmamak,
Şehirlerin kaybettiği,köylerin kazandığı vefa...
Sarar sarmalar,
Sahiden dokunur,
Sahiden yüreğimden yana,
İşte benim kakülü alnında köyüm.

İnci mercan yüzlü yaz yağmurları,
Gönlümde solmayan akasya yapraklarını sular,
Alır benden beni,derya deniz misali,
Aramadan bulduğum,hakikatın kendisi.
Selamın zarifliği,
Sohbetin taze bebeliği,
Yüzüne akseden,benim ben...
Binlerce gülücüğü kalbime eken,
Ruhuma uzanan dostane el,
İşte memleketimin insanları.
Böyle saf,
Böyle samimi,
Böyle candan.
Hepsinde hünerin var,
Benim kakülü alnında köyüm.

Bir an geçti gözlerimden
Geçmiş,siyahın yedi benzeri,
Yağıyor geceye,gökkuşağından inci inci,
Köşe başında ağalar,yeleği köstek saatli,
Sokaklarda çocukların tas tas oyunu,şiir gibi...
Tarladan geliyor,harman kokan ırgatlar,
Yorgun terleri,sicim sicim alınları ıslatmış,.
Ellerde su destisi,dallarda tırpanlar,
Orakların sesleri,bakır helkelere karışmış,
Havaya doluyor,biçilmiş çayırların soluğu,
Keskin mi keskin,
Ah,eski yaz akşamları,
Tahta sandıkta cevher..
O günleri yad eyle, gönlüm...
Kirpiğime serilmiş hatıramla avun,
Kalanla yetin,
Sakın ha...
Ağlama,
Gül..
Kakülü alnında köy,benim.

Gelin duvağına serpilmişcesine yıldızlar,
Bir ucu dilek bir ucu hasret alabildiğine,
Seyreyle iki gözüm saatlerce,
Kadife gök senin,elin adamı ne anlar.
Saray nakışlı ocağımda,demini almış çayım.
Burnumda çiğ düşmüş doğurgan tarlanın buğday kokusu.
Aklıma düşüyor,yeni yetme seksenli yılların,uslu Temmuzu...
Öyle ki kovanda arıyım,
Öyle ki,çam ağacında kozalağım,
Öyle ki,mermer çeşmenin kurnasıyım,
İşte benim kakülü alnında köyüm.

Kentin çarpışık yükü dökülüyor,Devrez'in çakıl taşlarına,
Birikmiş ağırlıklar, üzerimden sıyrılıp düşüyor bir bir,
Sıla-i Rahim ferahlığı içime eş, geçip kurulurken tahtına,
Ruhu canıma iyi geliyor, iyileştiriyor say ki zikir.
Alâ, hafiflik
Alâ,yüreğime yama
Alâ, kırmadan,
Beni, bende
Paklıyordu en alâsından,
Benim kakülü alnında köyüm

Songül Canbaz Kaya

Songül Canbaz Kaya
Kayıt Tarihi : 17.12.2024 19:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!