Hiçbir şey vardan yok olmaz yoktan da var olmaz diyor fen alimleri.
Öyle ise kainat nasıl yaratıldı,varoluşun sırrı ne?
Burada bahs edilen yoktan var olma yada yaratma ancak zati bir değişimden ibarettir.Bilinmelidir ki var olan şeylerin hiçbiri yoktan zuhura gelmedi.
Yoktan yaratıldı var oldu demekten kasıt,zatı ilahi zatında gizli saklı bir hazineyken ilahi irade gereği açığa çıktı demektir.
Zatı ilahi zatında gizli iken bilinmek istemiş ve alemi ve ademi yaratmıştır.Zira ilim ispatlamıştır ki ne var olan yok olur ne de yok var olabilir.Zat deryasında meydana gelen inkilap yani değişme sayesinde onsekiz bin alem zuhur etti.Bu değişimi Muhiddin İbnül Arabi hazretleri şöyle açıklar.
'Mesela bir deniz düşünelim,birinin diğerine akıttığı su ile ikinci,ordan akanla üçündü daha sonrasında dördüncü derya var oluyor,böylece tek bir derya dört deryaya dönüşüyor ki aslı birdir.İşte zatı ilahi ummanı taşarak önce ruh deryası,sonra melekut deryası daha sonra da mülk deryası var olur yok olur tekrar var olur. bu dört derya aslı olan lahut ummanına geri döner Hak teala kendi zatını birler.Bu var oluş ve yok oluş öylesine hızlı zuhur eder ki zuhurun şiddetinden insan bu değişimi göremez,fark edemez.Anlatılan alemlerin cümlesi bir nur denizidir,o deniz daima dalgalanır coşar taşar ve yeni tecelliler bir önceki tecellinin yerini alır böylece bu alem var zannedilir.Aslında Allahu tealadan ve onun tecellisinden zuhurundan gayri hiç bir şey yoktur.
'O her an yeni bir şen alır' ayeti gereğince o ilahi dalga yani tecelli zat ummanından gelir, yine ona döner.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim