Resul-i Kibriyası'nın nurunu kendi nurundan yaratan ve bütün âlemleri onun yüzü suyu hürmetine vücuda getiren, bir damla suya peri gibi güzellik bahşeden, denizlerde inciyi, kuru dallar üzerinde kırmızı gülleri yaratan, her canlının rızkını veren ve herkesin hamur teknesine kerem selini akıtan Allah'ın şanı ne yücedir. O'na, yağmur damlalarının, denizlerdeki katrelerin, çöllerdeki kumların, ağaçların, ağaçlardaki yaprakların sayısınca hamd eder, her işimde O'ndan yardım dilerim.
Her zaman yüzümü O'na tutar, ona teslim olur, onun mağfiretini dilerim. O lütuf ve ihsan buyurmasa, dil ne söyler, kalem ne yazabilir ki? Her işimde O'na güvenip dayanırım.
Vücudu şerifi Âlemlere Rahmet olan iki cihan güneşi ve Hatem-ül Enbiya efendimize salât ve selam ederim.
O ki, bütün Âlemler O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır. O'nun temiz varlığı 'Levlak' ile tavsif edilmiştir. Mahşer Meclisi'nin seyyidi, herkesin sultanı, bütün âlemin canı ve nuru O'dur. Güneş de O'nun pak nurundan yaratılmıştır. Arş-ı a'la da. Cennet de O nurun şerefini taşır, Cibril de.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!