Güzel, pırıl pırıl bir pazar günü, ev de kanepede ayaklarımı uzatmış yatıyorum. Arada şekerleme yapıyorum, arada gözlerimi açıyorum, manasız manasız tavana bakıyorum. Kâhya da yanımda azıcık ötede. Yemek yiyeli epey oldu da canım biraz meyve çekti bu yaz günü. Yaz meyvelerinin hepsini severim. Allah var onlarda beni sever. Kavun, karpuz, şeftali, kayısı vs. Kâhya'da anlamış olacak ki gözlerimden, durmadan dürtüyor beni ''Kalk çok yattın,, dolapta mis gibi karpuz var mideye indir onu bir kere hemencecik.'' Kâhyayı dinlememezlik edemezdim tabi ki usulca yerimden kalktım ve dolaba doğru bir nokta operasyonuna karar verip kapağı açınca kan kırmızı karpuz ile göz göze geldik. Bu kahyaya ne kadar minnettar olsam azdır beni karpuza yönlendirdiği için... Döndüm O'na...
- İyi ki de karpuzu tavsiye ettin bana
- Biz dostuz senin için en iyi olanı düşünürüm ben.
- Eyvallah eksik olma, beni ne kadar sevdiğini saydığını bilirim.
Sonrasında içeri geçtim. Günlük gazeteleri okumaya başladım. Kâhya'da peşimde
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta