Bir fincan kahve, mert’e, koyarmış kırk yıl hatır
Kahve’nin aklı olsa namertten korunurdu…
Kırk katır çay kervanı, dem bilmeze kırk satır,
De; kahveci eskiden, kitaplar okunurdu.
Her doğum sevindirir, her ölüm de ağlatır,
Son vadeyi bilseydi zaman da yorulurdu…
Vuslat beyaz bürünür, veda kara bağlatır,
Vefa gömülmeseydi, sadakat sorulurdu.
Bahar çıksa aradan, bir tek yaz a kalsaydık
Vallahi Billahi dost, kış a yol bulunurdu…
Gök itip yer çekmese, Feza’ya bir dalsaydık
Senin, benim diyerek, yıldızlar vurulurdu.
Bir Kam’a sordum ilim? Bildikçe küçültendir,
Okuyanın keşfi ne? Bilmek, bilmemek farkı…
Son Resul’ün arzusu; Burak’lar yürütendir
“Kuran da yazar” lakin cahil sofu da şarkı!
Çin’de olsa da, git al! İlim yitik malımız,
Gâvûr nasıl yapıyor? Anla da yap Müslüman…
Yılgın Yağmur Kahve, çay, muhabbette balımız,
“Oku” ilk ayet “Oku” İlim doku Müslüman.
Kahve’nin aklı olsa fincanlara sığmazdı,
Gözlerimden akardı, Kahve’nin Aklı Olsa!
Aşiyansız, 30.05.20 – 17.09 Y.Y.
Kayıt Tarihi : 8.6.2020 10:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"İLİM ÇİN'DE DE OLSA GİDİP ALINIZ" HADİSİNİN TERCÜMESİYLE OYNANMIŞ VE ARADAKİ BAĞLAÇ DEĞİŞTİRİLEREK BU ŞEKLE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR. O RİVAYETİN DOĞRUSUNDA "İLME SAHİP OLMAK İÇİN ÇİN'DE DE OLSA GELİP ALINIZ!" İFADESİ VARDIR.
Hayırlı çalışmalar.
TÜM YORUMLAR (1)