ne ömrüm şikayetçi senin senleşmenden
ne ben sitemkarım
evim adresim yok
yanım yörem
saçlarına içtenlikle bağlıyım
budur tek bakmaya devam etmek kararım
ince sazlı bir aşk acısına...
yaza bakarken beni anlamış gibi ağlardın
okaliptuslarla kaplıyken gökyüzü
bütün gençliğimle yitirirdim seni o an
o anda bütün bir insanı sanki
seni kaybettiğimde daha çok gençtim
istanbul'u görmemiştim
camlarda uykusuz bir buğuyla
huysuz kuru soğuğunda yorgun kış sabahlarının
kahkahası soyununca ilk defa tarçınlı soluğunun
kendimi tanırdım uzak beyazlıklarla umutlu
sırılsıklam bir müziğe giderken aklım
irkilirdim kır kokulu okul şiirleriyle
gömleğim kirli ceketim ütüsüz ceplerim yırtık
ayakkabılarım boyasız saçlarım yağlı
neye öleceğime karar vermeden kendime gelemeyeceğimi
sana ilk ve son defa söylüyorum şimdi
kahkahasını giyinince ilk defa ıssız çam kokulu gidişin
öyküsü bile çocuk yüreğime uzak
pastoral bir evin içinde okuyorsun kitabını
cevapsız bıraktığın sorularımın
naftalinli bir orman anısıyken düşlerimiz
nasıl öleceğime karar vermeden kendime gelemeyeceğimi
sana ilk ve son defa söyleyeceğim şimdi
kahkahasız yolculuklarda nasıl acıdığını bulutların düşlerime
ince sazlı bir aşk acısına...
Kayıt Tarihi : 31.12.2010 01:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!