Yorgunluktan devrilip sızmıştım ki bir gece
Kabus gibi belirdi yaşlı kambur bir kahin
Gah masum gibi ürkek gah cani gibi sakin
Durmadan sır saçıyor kükrüyordu bilgece
İrin boşanıyordu yanmış göz kapağından
İşkence görmüş gibi vücudu yaralıydı
Yarını hadım etti dünün canına kıydı
Asit gibi döküldü şu sözler dudağından
-Ben her sezdiği çıkan hünerli bir kahinim
Hedefi ıskalamaz yön yitirmez tahminim
Sınamak istiyorsan buyur üç kanıt işte
Parmak izi gibisin hatta ondan da teksin
Bazen gözyaşı döktün bazen güldün geçmişte
Ve gelecekte bir gün mutlaka öleceksin
-Evet haklısın dedim tahminin buna kanıt
Ey kahin senelerin mil çektiği gözlerin
Cehennemde kaynayan çukurlar kadar derin
Bütün sorularıma belli ki sende yanıt
Tecrübeyle bilenmiş gizemli bakışların
Obur bir sülük gibi iç sesimi emiyor
Ne kadar uğraşsa da bir şey gizleyemiyor
Belleğimi okuyor görkemli bakışların
Ey kahin seviyene inilmez tırmanılır
Seçkin öğütlerine inanmayan yanılır
Rüyamın üvey oğlu merakıma cevap ver
Bilinmezlere karşı korkunç susuzluğumu
Kuraklaşan beynime bilgi dökerek gider
Ki kısır düşüncemin kolaylaşsın doğumu
Sakallı uzun boylu ve geniş ağızlıydı
Temkinli konuşması alev alınca kinden
Kapağı kaldırılan bir çöp tenekesinden
Üstümüze sıçrayan kedi gibi hızlıydı
Koltuk değnekleriyle ilerleyen mantığım
Sözlerinin sihriyle göklere kanatlandı
Önce derim uyuştu sonra midem bulandı
Ve esrar içmiş gibi yatıştı hırçınlığım
Çıyanlarla kaplıydı dar burun delikleri
Bir akrep giriyordu kulağından içeri
Zehir dolu bir kadeh geçirmişti eline
Ondan hem tiksiniyor hem saygı duyuyordum
Beynini böceklere meze yapan kahine
Cevaplar umuduyla şu soruları sordum
-İlk defa sunuluyor böyle bir fırsat bana
Arafta sıkışan ruh sorularımı dinle
Fırtınaya benzeyen kalın ve gür sesinle
Ey görünmezi gören zamanı anlat bana
-Seri katildir zaman ustalıkla öldürür
Ardında iz bırakmaz ve yakalanmaz asla
Milyonlarca yıl yaşar fakat gençtir daima
Ne saçları ağarır ne de bedeni çürür
Bir Tanrı-Kral kadar zorba ve kibirlidir
Karnı toplu mezardır soluğu zehirlidir
İskeletten bir dağın zirvesinde oturur
Her gün tohum serptiği bir bahçedir mezarlık
Üstüne tuz dökülen salyangoz gibi kurur
Kaynayan salyasının temas ettiği varlık
-Sevdiğimle arama set çekti hırçınlığım
Fikirlerim uyuşuk duygularım haylazdı
Uslanmaz hatalarım yoluma hendek kazdı
Bir mezar gibi yuttu neşemi çılgınlığım
Herkes gibi olmaktı sevilmekti maksadım
İhtirasım yüzünden hayatım darmadağın
Altına bez bağlanan yaşlı bir yatalağın
Çektiği yalnızlığın fazlasını yaşadım
Dostlarım çekip gitti ben kaldım yapayalnız
Kalbim yanıp kül olan bir orman kadar ıssız
Birden haykırdı kahin: aczini sergileme
Yalnızlık zırhını giy ümitlerini gebert
Kimseden sevgi umma arkadaşlık dileme
Ancak böyle zayıflar kanınla beslenen dert
-Ruhum gördüğü zaman koşarak uzaklaşır
Somurtkan suratını acımasız gerçeğin
Kundağa zincirlenen özürlü bir bebeğin
Annesine duyduğu keskin nefreti taşır
Tabutundan doğrulup hortlayınca korkular
Yenilgi döşeğinde can çekişir her çaba
Evladını döverse nasıl ayyaş bir baba
Sopalı bir bıkkınlık yüzümü kana bular
Duygusuz canavarın gözlerinden kan sızdı
Düşman kafesindeki bir tutsaktan farksızdı
Şöyle dedi gözünü koluyla kurulayıp
-Kalbimi parçaladın sözlerinle ürperdim
Senin yerinde olsam gerçeği gübre sayıp
Hayal çiçeklerinin toprağına serperdim
-Rahatlıktan uykudan çırılçıplak soyundum
Çalıştım halsizlikten başım dönene değin
Tutkuyla bağlandığım kışkırtıcı isteğin
Başlık parası için alın terimi sundum
Fakat bel bağladığım her gayretin sonunda
Boş kalan avuçlarım gözyaşıyla ıslandı
Boyun eğdikçe ruhum insanlıktan utandı
Yazık ki hüsran gördüm eziyetin sonunda
-Ümidin çığlığını karamsarlıkla dindir
Bil ki bütün emekler heder olmak içindir
Gayretten fayda umma mucize bekler gibi
Ahırın kenarına yığılmış bir tezeğin
Çevresinde kaynaşan iğrenç sinekler gibi
Etrafında dolaşma imkansız bir isteğin
-Koşma hayali kurdum çamurda emeklerken
Devamlı düşük yaptı bunamış ilham perim
Karanlığa alıştı feri sönmüş gözlerim
Tükenmez bir inançla aydınlığı beklerken
Şiir ayna değilmiş buzlu bir cammış meğer
Arkasına gizliyor yalnız bozuk bir şekli
Hisleri resmetmeye başka tuval gerekli
Hangi sanat ismimi sonsuzluğa sürükler
Anlamsız sorularım ihtiyarı çıldırttı
Öfkeli uluyuşu kulak zarımı yırttı
Şu sözle cevap verdi soruma yüce konuk
Görünmez bir menzile koşarak varamazsın
Ey dışkısıyla heykel yapan hayalci çocuk
Bırak ismin sadece mezar taşında yazsın
-Bozguncu tutkuların talan ettiği gönlüm
Sömürge artığı bir memleket gibi viran
Yurdundan çıkarılan bir halk gibi perişan
Kuşkuların şeytana kurban ettiği gönlüm
Saçlarımdan kavrayıp gayya’ya sürükledi
Zincirini koparan bastırılmış duygular
Ah harabe sırtıma şevkten yılmış duygular
Atlas'ın yüküne eş nice zorluk yükledi
Ey korkunç karabasan zulmetti şehvet bana
Kendime hükmetmenin yolunu öğret bana
Öğret ki püskürtülsün saldırısı gururun
-Ayağına beton dök denize at kuşkuyu
Tutkuyu yastıkla boğ ve göğsünde huzurun
Bitkisel hayattaki bir hasta gibi uyu
-Bataklığa saplanan bir kuğu gibi ruhum
Güçsüz çırpınışlarla kurtulmayı deniyor
Arınmak istedikçe daha çok kirleniyor
Ah sayısız günahın suçun sahibi ruhum
Pişmanım…günahlardan arınmak istiyorum
Hayatı ve ölümü öğüt ver ki yeneyim
Sessizliğin dizine baş koyup dinleneyim
Şefkatin gölgesinde barınmak istiyorum
- Ey köpüren kanıyla hırslarını emziren
Ne hayata karşı koy ne de ölüme diren
Çünkü ölüm hayatın yapışık ikizidir
Sen! huzura susayıp sonsuzluğa acıkan
Dinlenmek istiyorsan geceyle gerdeğe gir
Arınmak istiyorsan ölüm nehrinde yıkan
İlminin bedelini dertle ödedi kahin
Yazık ki lanetlendi bildikleri artarak
Dokunaklı sesiyle gözümü yaşartarak
Giderken ağıt gibi şunları dedi kahin
Uyu yavrum yutmadan gövdeni kara delik
Uyu yavrum uyanma göz kırpana dek ecel
Sırt üstü uzandığın minder olmadan evvel
İhtiyar bebeklerin yattığı mermer beşik
Yadigar olsun sana al şu bir tutam sakal
Görevim tamamlandı gidiyorum hoşça kal
Uyu Azrail seni uyandırmadan önce
Dur kahin gideceksen beni de götür dedim
Bilge benim yerime uykumu götürünce
Sesin yumrukladığı bir cam gibi titredim
(2012)
Zeynel KudayKayıt Tarihi : 29.6.2012 15:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!