Kağıt helva tadında Şiiri - İlyas Kaplan

İlyas Kaplan
1318

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Kağıt helva tadında

şimdi size
derin bir ruhun
bir zaman yontucusunun
bir semenderin içinde yaşadığı o ateşi
anlatacağım

bu şiir de
anlatacağım ne kadar çok şey var
oysa
bıraksalar da
çakılan çiviler kalem olsa
tahtadan kağıtlar
bu şiiri öyle yazsa

sabahlara kadar farklı sözcükler diziyorum
güneş çok erken doğuyor
gölgeler düşüyor odaya
hayallerimin açık kalmış penceresinden
cihetlerimi karmakarışık eden
hiç bitmez
bu muamma nicedir

parmaklarımın arasından
kum gibi akıp gidiyor zaman
bir hüzzam şarkı
ya da nihavent
hangi dağın ardını aştım
hangi mesafelerden geçtim
kime ne
nerede ağlıyorum
ne zaman gelirim kendime

avuçlarıma alacağım kalbimi
ve masum bir çocuk gibi
göz kırpacağım güneşe
bu sabah
sonsuz sevdalara
kuzey ve güneyine yerkürenin
aşk hikayelerim
hep ilk sayfadan okunacak
bir şey yazılmadan arka kapağına
ve bitecek heyecanlarımın
sürgünü

sonrası
mahmur ışıklar altında
ve yengeç izleri üstünde
yürümek gibi el ele
ışık
ufkun çizgisinde yanacak
kendine zaman biçecek
bu hikmetin son faslı
kimse bilmeyecek
kapıların açıldığı vakti
aklımın acıktığı
ve sancıdığı anı

alıp udumu astığım duvardan
şarkımı söyleyeceğim
şimdi
kimler dinleyecek beni
ana dilinden değil ama
anlamadığım dillerden
hıçkırıklarımı
dökülen yaşlar renk vermez çünkü
hiçbir çiçeğe
bu topraklarda

şimdi
bir cümle kılığında
bırakıyorum yüreğimi bir denizin dalgalarına
bırakıyorum ki ıslansın
elimde kağıt helvası tadında kelimeler
el sallıyor
sonra kağıttan bir kayık geliyor
dalgalar arasından
doğan güneş kızılın her renginde
metçe bir bakış
cezirce bir gülüş yolluyor

sevdiğim bütün çiçeklerin dallarında
bahar açıyor
duvarlara ellerimle değil belki
şiir yazıyorum hasretten
uzakta bütün gök gürültüleri
bir vapur dumanı gibi
tütüyor hayallerim
sorgusuz sualsiz

sevdiğim bütün şarkılar
sloganlarını devrim gibi yıkarken duvarların
bir demet karanfil yüreğimde
aydınlanırken
kim siz ve kimsesiz
erimeye yüz tutmuşken
kardan adamlarım

sırılsıklam bir tutku
ve birden
perdelerimin dalgalanması
ne buluttan
ne rüzgardan
sineme dokunan
hüzzam bir esintiden
her şeyi değiştiriyor
yahut bozuyor

başımı alıyorum ellerimin arasına
uzatıyorum ayaklarımı denize doğru
arkada ki ormandan gelen seslere
kulak kesilmiş
ninni gibi sessizce
balkon çiçekleri uykuda
ay saklanmış
gecede bir tek yıldız bile yok
en son çoban yıldızı
alıp götürmüş

ve bana ümit bahşeden saatler
günün hangi vaktine eklense
ılık bir kan olup dolanıyor damarlarımda
çakan şimşek gibi
ya da masumca
bir yağmur
kahırdan mı
sevinçten mi
bilmiyorum

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 26.5.2025 11:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!