bu ne demdir
akşamcı yıldızlara hazır
içimden geçirdiğim o şarkı
ışıkların derdinde
ve ben göz kırptığım bu son acıyla
yürüyorum yabancı bir kaldırımda...
çaldığım düşün son kırıntısı cebimde
senden mi kaldı dargın o buluttan mı
ölümle aramdaki yağmurla ıslı
saçlarının ucuyla emziriyor gecemi
ben o gecede değilim sanki
kalbimdeki merdivenlerde kayıp
bitmeyen bu döngüde boğuk
iki yakama gömük başımı alıp
yeni bir sürgüne sürükleniyorum
şarkıların hatırına
saklı bir göz yaşından sonra
düğümü çözük öykülü...
artık hep artık demek zamanı
geçen yıllar her şey sanki bunun içinmiş
mutsuzluk başka bir şey beklememekmiş ölümden
tüm yakın uzaklara şimdi sobe
beynimdeki çocuk ağlıyor dışımdaki adama
duvarlar hep duvarmış
sefasını sürdüğüm sarı ışıklı perdeler yüzüme çekikmiş
meğer hep meğermiş
gençlik arkadaşım martıya fırlattığım ısırıklı elma
yalnızlığımın dalgasıymış
kağan kağanın kurduymuş
sen aradaki hayalet
meğer hep artıkmış
artık hep meğer ...
ayıldığım bu sonda
sen kendi kentinsin
ben iki uç arasında hep mülteci
hayat neden kalbime fransız
neden sevdiğim sokaklarda kendimin çıkmazıyım
damlarda uçurtma zamanı tek saatim
kapı önlerinde ikindi çaylarının buğusu özlemlerimde
ilkokul önlüğümün kolalı yakasında salça lekesi
ağzımda soğan kokusu
hâlâ sana koşuyorum
ayaklarım tutuk
mahallenin çeşmesine ilk varmak istediğim gibi
ama neden bu sonda ayıldım
ben nam-ı diğer görünmez adam çarli
acıya kazancım kendime kayıp
neyse ki hep şarkılıyım
çıkınımdaki notadan kalkıp
ayıldığım bu sonda...
kağan işçen...
Kağan İşçenKayıt Tarihi : 15.8.2017 23:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!