Parçalı hüzünlü bir Elbak havasıdır
Cin Ali'nin topacıyla
temel atma törenlerine
başlayan aklım..
Ellerinin sıcaklığına sığınan,
oyuncaksız,
uzun yıllar baba hasretli büyümüş
soğuğa doygun yüreğim.
Sende gez,göz arpacık endişesi
Ve yamacında yetiştiğin
olimpos dağı kadar ön-arka yargılar.
Bırak çiçeği,
Bitki görmemiş buzla örtülü,
Bu biçare beni
Sanırsın
Feodal bir şark beyliği…
Hakkarili ustamın buyurduğu gibi,
İzmirli güzel sevdası
Suç değil
Ama senin ardında
Susmayan bir kılıç kalkan ekibi.
Yüzünde bir solan bir açan
Gizliden gizliye
“ben de bir tanrıçayım”
Havası.
Oysa bende
O havalara ritim tutamayacak
Bir üç ayak,
bablekan tutkusu..
hakikat mahrumu sözlerin,
bakışma mahkemesinden kaçan gözlerinle,
kaf dağının ardına gidiyorum deyip,
ruh kirleten mekanların
kırk su döksen iflah olmaz tenlerin,
iç öldüren yalancı parlaklığına
saklanman
hazin bir kelimedir ancak.
Dikiş tutmayan yerlerimizin
Zehirli otlar gibi çoğalmasıdır
Bu çarpık gidişat.
Bizi sarıp sarmalayan
Yoksunluk
Paslı,yorgun,kederli bir kapıdır
Herkese aleni ve
Ardına kadar açık.
Gönül macerasının mahşeridir
Bu haşin ve çetin ayrılık.
Güneşli öpücükler artık hikayedir,
Her yanımız zifiri karanlık.
Kasım 2015,Van
Kayıt Tarihi : 2.12.2015 15:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!