bir yudum suskunluk senden kalan
ve bulvarda bıraktığın
akasya kokuları
gözleriyle kesiyor hayat
sancıyan her yanımı
aklımda sargısı geniş gecelerin
bedenim yalazlanıyor kent kuyusunda
ay denize vuruyor
biraz müphem
parlıyor şehir sanki yaralarımdan
bir çocuğun eli değiyor bulvarlara
ağır sağanakları altında aşkın
günbegün diriliyor ufka çizdiğim düşler
gayretkeş bir çileyi kovalıyor martılar baktığım yerden
ve ben
dönerek sırtımı tuzlu sulara
Antonio Machado okuyorum
kuruyan yaprağıyım gecenin
turuncular çalınır damarlarıma
eski hatıralar gibi rüzgar
vuruyor dolu dolu koynuma
yanyana bir ışımayız sevgili
gardenya kokusuyla hırçınlaştı gözlerin
olay oldu gül tapınağında
hangi devrimi kundakladıksa kutsal zamanlarda
tarihi bende kaldı
kehkeşanlar içinde bir sen vardın yanık
savurma küller
ufkumda kirletilmiş günler
yatağıma uzanmış yorgun yelkovan
bir kan çıbanı derinleşen gölge
kayboluyorum dallarında insanlık ağacının
sütten ırmaklar coşkulu yalanlarda
yorgun Katedraller düşer serin çığlıklarında
bir deli ıslığı gibi ıslanır sokaklar
güvercinlerden kalır mavi gök tortuları
viraneler arasında
çağdaş sihirbazlar elinde yoksul kent
kıyı kentlerinde mavi boşluklar vardır sevgili
ve çatılar altında kaybolan öyküler
balkon ayazına çıksa yaşlı bir adam
-ki bir adam
geçmiş gecelerini hesap ederim ben
taş duvarlarında yazılıydı aşk
eskiyen bir gölge gibi kentin içinde
efsunlu masallarla çiğnendi saflığım
öylece bir çiçektim
yağmurlar bekleyen fışkın rüyasında
insan pazarlarında satıldı
ah ki yakasındayım takvimlerin
sancılı kahkahalarla gün yapraklarında
zamanın suskunluğu acıyan bir günce
ve yolculuklarım tenha
sessiz bir çark kanımda işleyen günah
isyana tutuluyor notlarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!