Karanlık bir yolda,bir zifir vakit.
Geceye adressiz adımlar düşer.
Yırtılıverir sükûtu gecenin,
Dökülür yollara ince bir keder.
Gittikçe uzayan adımlarım,
Gönlüme sevdan düştü düşeli,
Tarifsiz acıların meskeni oldum.
Sarılınca her gece kuru bir hayale,
Yitirdim gündüzü bulamaz oldum.
Kırık dökük yaşlar dökülür gözlerimden.
Ben geceysem sen gündüzsün,
Sen geceysen ben gündüz.
İşte böyle imkansız,
Böyle hazin öykümüz.
Ellerin yıldızdı, ellerim karatoprak.
Kavuşmak ellerine olmayacak işti.
Mesafeler yırtarak yalana sarılmak,
Uçuruma atılan adımlar gibiydi.
Sayılı gündü çabuk gelirdi,geçerdi.
Uzaklara savrulan bir çift bakış,
Gibi düşersin gecenin içine.
Usulca sıyrılıp da kirpiğimden,
Damla damla üşürsün yollarımda.
Hiç bilmediğin adımların vardır.
Karanlık ormanlara sapmışken yollarım,
Mucizedir gönlüme nisanların gelmesi.
Kurumuş yaprak gibi dökülürken yıllarım,
Yırtılır kulağımda, umudun cılız sesi
Dönüşü olmayan bir yolda yürürken,
Başım önde geçerim dar, karanlık sokaktan,
Beyaz bir duman üflerim geceye,
Çarpar kaldırımlara ayak seslerim,
Yüreğim sızlarken inceden inceye.
Bitmesini istemem böyle karanlık yolların,
Bir nisan günü düşünüyorum seni.
Uğultusu kulaklarımda rüzgarın.
Hiç koklayamadığım beyaz güllerin,
Rüzgarda kokusunu aramaktayım.
Sende gezinmek ve nefes almaktayım.
Seni unutmuşum da haberim yok.
Meğer her şeyi kabullenmişim.
Bir daha bırak adını anmayı,
Sokağından bile geçmeyecekmişim.
Unutacakmışım tüm hatıraları,
Affet, sildim adını defterimden,
Yoruldum çünkü seni beklemekten.
Sabırsızlık değil; çaresizlik bu.
Ne zaman tutardın ki ellerimden?
Mazide hoş bir anı olarak kal,
merhaba