Seni de bir gün unuturum belki,
Ama bilesin o gün bugün değil.
Gecelerim kör bir pusuda geçer,
Sensizlik de hep sessizlikten gelir.
Sen görmezsin ben düşer de kanarım,
Zaman gösterip eşsiz kudretini,
Bir bez parçası gibi eskitse de beni,
İnan kalbimden hiçbir zerreni,
Silemez... Sevdan ilk günkü gibi.
Mazi olup her şeyi elimden alsa da,
Ayazına nem çaldığım o şehre sor.
Yaprak kımıldamayan gece yarılarında,
Dünyanın en hesapsız adamı oluşumu,
Soğuk duvarlara sırtımı dayayışımı.
Sana susadığım o ıssız şehre sor.
Bir susuş, mesafeler, unutuluş...
Uzaklara dalıp gitmeler ansızın.
Yaraya basılan tuzun acısı...
Hasretinin dayanılmaz sancısı.
Akıntıya kürek çekmekti yaptığım.
Sen, oluk oluk akarken gönlüme.
Belki de bir masaldı kandığım.
Fazla mucize sığdırdım içine.
Gözyaşım kadar temizdin.
Sen bir hayaldin benim için,
Ve hep hayal olarak kaldın.
Ben kağıttan gemiler yapıp,
Yüreğimdeki suya saldım.
Ne seni anlatabildim,
Hey gidi gençliğim, ne de çabuk kaydın elimden?
Hem de kimin kimlerin yüzünden? ..
Hey gidi gönül bahçem, kim soldurdu çiçeklerini?
Daha sen baharı yaşarken.
Kim doldurdu gözlerini?
Rüzgarın yolları süpürdüğü bir gece,
Üşümüştüm adamakıllı,yalnızlıktan.
Geçtiğin yollara bakışlarım değince,
Bin kere yıkılıyordum inan ardından.
Bir kalemde silinmiş bir sevdaydı işte,
Ne yani sen şimdi gidiyor musun?
Bana hiçbir şey söylemeden,
Ve beni hiç dinlemeden,
Oysa ne çok şey var söylenmesi gereken.
Sen sadece bana sağırdın,
Sen benim bozulmamış tövbemsin.
Yüzüne bakınca yeminim yeşerir.
Her bakışın içimi acıtsa da,
Bilirim, gerçekler hep böyledir.
Sana kavuşmamak en büyük emelim.
merhaba