Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Ruhun ŞAD olsun mekanın CENNET olsun BÜYÜK ŞAİR. ANAMIZI,BACIMIZI,KADINIMIZI ve Onların bizim hayatımızdaki önemini, Aslında onlar olmasa bizim zaten olamayacağımızı ne güzel anlatmışşın.
ANASI OLMAYAN İNSAN VARMI?
Saygılarımla. Almanyadan Turan KOÇ
Böylesine muhteşem bir şiiri,duyguların bir çağlayan gibi sözcüklere dökülmesini ancak Nazım Hikmet gibi bir şair gerçekleştirebilir.
başkaldırıyorum şarkısını fazla dinlemişsiniz galiba.şiirle ne alakası varsa...
kadınlar ,,biz kadınlar. Hayatı gene biz kadınlar dar ediyoruz kendimize kadınız ya, yakıştıramıyoruz başkaldırmayı kendimize
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru....
tüm emekçi kadınların dünya kadınlar gününü kutluyorum..
..I. Dünya Savaşı'nda, vatanını savunmak için en az altı cephede savaşan üç milyon Mehmetçik'i doğurmuş ve bunların en az iki milyonunun geriye dönmemesinin acısını yaşamış olan Türk anaları, bununla da kalmamış bir de düşman işgalinin acılarının yaşamışlardır..
...Geriye kalan evlatlarını - kocalarını, ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI için yeniden cepheye uğurlayan Türk anaları, bu kez ve belki de son kez
niyetiyle, cephelerde ve cephe gerisinde her zaman erkeklerinin yanlarında olmuşlardır...
..Çoğunun ağız dolusu gülecek ve belki de aşkı düşünecek zamanları bile olmamıştı.
..Balkanlarıyla , Anadolusu ile 93 Harbi ve Balkan Savaşları'ndan bu yana, savaşların yıkımını Türk kadını kadar, Türk anası kadar acılarla dolu olarak yaşayan kadın sayısı azdır bu dünya üzerinde...
..İşte Nazım Hikmet, bu şiiride bu kadınları anlatmaktadır..
..Böyle kadınlar, böyle analar olmasaydı belki de Ulusal Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı!.
..Her erkek, karşılaştığı Türk kadınının-kızının, bu anaların kızları olduğunu unutmamalıdır..
..Tümünün önünde saygıyla eğilirim..
..
..I. Dünya Savaşı'nda, vatanını savunmak için en az altı cephede savaşan üç milyon Mehmetçik'i doğurmuş ve bunların en az iki milyonunun geriye dönmemesinin acısını yaşamış olan Türk anaları, bununla da kalmamış bir de düşman işgalinin acılarının yaşamışlardır..
...Geriye kalan evlatlarını - kocalarını, ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI için yeniden cepheye uğurlayan Türk anaları, bu kez ve belki de son kez
niyetiyle, cephelerde ve cephe gerisinde her zaman erkeklerinin yanlarında olmuşlardır...
..Çoğunun ağız dolusu gülecek ve belki de aşkı düşünecek zamanları bile olmamıştı.
..Balkanlarıyla , Anadolusu ile 93 Harbi ve Balkan Savaşları'ndan bu yana, savaşların yıkımını Türk kadını kadar, Türk anası kadar acılarla dolu olarak yaşayan kadın sayısı azdır bu dünya üzerinde...
..İşte Nazım Hikmet, bu şiiride bu kadınları anlatmaktadır..
..Böyle kadınlar, böyle analar olmasaydı belki de Ulusal Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı!.
..Her erkek, karşılaştığı Türk kadınının-kızının, bu anaların kızları olduğunu unutmamalıdır..
..Tümünün önünde saygıyla eğilirim..
..
..I. Dünya Savaşı'nda, vatanını savunmak için en az altı cephede savaşan üç milyon Mehmetçik'i doğurmuş ve bunların en az iki milyonunun geriye dönmemesinin acısını yaşamış olan Türk anaları, bununla da kalmamış bir de düşman işgalinin acılarının yaşamışlardır..
...Geriye kalan evlatlarını - kocalarını, ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI için yeniden cepheye uğurlayan Türk anaları, bu kez ve belki de son kez
niyetiyle, cephelerde ve cephe gerisinde her zaman erkeklerinin yanlarında olmuşlardır...
..Çoğunun ağız dolusu gülecek ve belki de aşkı düşünecek zamanları bile olmamıştı.
..Balkanlarıyla , Anadolusu ile 93 Harbi ve Balkan Savaşları'ndan bu yana, savaşların yıkımını Türk kadını kadar, Türk anası kadar acılarla dolu olarak yaşayan kadın sayısı azdır bu dünya üzerinde...
..İşte Nazım Hikmet, bu şiiride bu kadınları anlatmaktadır..
..Böyle kadınlar, böyle analar olmasaydı belki de Ulusal Kurtuluş Savaşı kazanılamazdı!.
..Her erkek, karşılaştığı Türk kadınının-kızının, bu anaların kızları olduğunu unutmamalıdır..
..Tümünün önünde saygıyla eğilirim..
..
922 AĞUSTOS AYI ve KADINLARIMIZ - Nazım Hikmet RAN
Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmiyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık, kısacıktılar,
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizliyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Şiir : Nazım Hikmet RAN
Yorum : Aysun ASAR
Kayıt : AS.Müzik
Ayhan Uçar
Ayhan hocamın sayfasında yayınladığı ve seslendirmekten gurur duyduğum o muhteşem eser!
şiirde ilk iki kıta eksik yayınlanmış,belirttiğim gibi yayınlansa daha da hakim olunurdu şiire diye düşünüyorum...
şiirlerine hayran olduğum üstat Nazım Hikmet'le Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamak ne hoş!
günümüz kutlu olsun bayanlar:)
ruhun şad olsun büyük üstat!
saygılarımla...
En çok tükettiğimiz,en kıymetli değerlerimiz KADINLAR.
Kadınlarımız olmasaydı,ne şiirler olurdu ne de sevgiler.
Bu kıymetlerimizi kalbimizde taşımalıyız.
Saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 44 tane yorum bulunmakta